25 Ekim 2018 Perşembe

Röportaj: Deni Milosevic


          Atiker Konyaspor'un Aykut Kocaman döneminde aldığı ilk Avrupa Ligi vizesinin ardından Belçika’nın Standard Liège takımından transfer edilen Deni Milosevic, Anadolu Kartalı’nın ilk Avrupa golünü Braga ağlarına bırakarak Konyaspor tarihine adını altın harflerle yazdırmıştı. Deni Milosevic’i yakından tanıyacağımız röportajın satırbaşları;

Öncelikle futbola nasıl başladın? Oradan başlayalım.
          Erkek kardeşimin antrenmanındaydım Standart Liege takımında. Antrenman sahasının kenarında duruyordum. 5 yaşındaydım. Orada 5-7 yaş genç takımını çalıştıran birisi vardı. Bana gelip yaşımı sordu. ‘5 yaşındayım’ dedim. Sonra beni antrenmana, seçmelere davet etti. Öylelikle başlamış oldum.

Peki, süreç nasıl işledi? Bu kadar yetenekli olduğunun farkında mıydın?
          Aslında çocukken daha çok kazanmak için oynarsınız. Ben de öyleydim. Çok fazla kariyer düşünmüyordum ama çocukken rekabetçi bir yapım da vardı. 13-14 yaşlarına geldikçe yeteneklerim ortaya çıkmaya başladı, kendimi geliştirmeye başladım. Bir ara Belçika milli takımına çağırıldım. 14 yaşında kariyer olarak düşünmeye başladım diyebilirim.

Ali Yaşar ile tanışman nasıl oldu? Yıllar sonra da burada bir araya geldiniz.
          Hikayenin geçmişine baktığımızda hemen hemen aynı geçmişimiz var. Benim kardeşim ve onun kardeşi, beraber oynuyorlardı ve o şekilde tanışmış olduk. Daha sonra biz de beraber oynamaya başladık. Hatta milli takım da dahil her kategoride beraber oynadık.

Türklerle yakın ilişkilerin o dönemde gelişiyor yani. Zorluk çekmemişsindir buraya gelince.
          Çocukluğumuzdan beri Ali’yi tanıyorum. Neredeyse beraber büyüdük diyebilirim. Ailelerimiz de birbirini tanır ve Ali’yi ben gerçekten çok severim. Onun sayesinde Türk kültürünü tanımış oldum. Bu da Türkiye’ye geldiğimde adaptasyon sürecime çok katkı sağladı diyebilirim.


Çok genç yaşta Konyaspor’a geldin ve ilk 11’de oynamaya başladın. İlk zamanlar üzerinde bir baskı hissetin mi? Bajic ve Amir de sana yardımcı etmiştir.
          Evet, bu bir gerçek... Çok genç yaşta buraya geldim. İlk maçım da Beşiktaş’a karşıydı ve bu da baskılı bir süreç. Benim üzerimde baskı yarattı diyebilirim. Ancak 2-3 maç sonra uyum sağlamaya, takımın bir parçası gibi hissetmeye ve elimden gelenin en iyisini yapmaya başladım. Bunun yanında Amir de bana çok yardımcı oldu. Adaptasyon konusunda her zaman yanımdaydı. Sürekli beraberdik zaten. Bunun için de kendisine çok teşekkür ederim. Bana gerçekten çok faydası oldu. Aykut Kocaman’a da teşekkür ederim. Çünkü, bana o özgüveni aşıladı. Bu da benim kariyerime çok büyük bir katkı sağladı.

Konyaspor’un Avrupa’daki ilk golünü sen attın. Tarihe geçtin. Biz seni hiç unutmayacağız. Neler düşünüyorsun?
          Tabi bu benim için çok önemli bir an, çok önemli bir olaydı. Hem kendi kariyerimde Avrupa’da attığım ilk gol hem de Konyaspor için attığım ilk goldü bu. Tarih yazmak herkese nasip olmaz. Bu gerçekten gurur verici bir durum. Bunu da çok sevdiğim, çok şey borçlu olduğum, çok saygı duyduğum bir kulüp için yapmış olmam beni ayrıca mutlu ediyor. Çünkü, Konyaspor benim kariyerime ve futboluma çok büyük katkı sağladı.

Bajic Avrupa’ya gitti. Senin de tekrar Avrupa’ya dönme düşüncen var mı? Konyaspor’u Avrupa’ya açılan bir pencere olarak görebiliriz.
          Tabii ki Avrupa ligleri her futbolcunun oynamak isteyeceği ligler ama ben burada çok mutluyum. Ayrılmak gibi bir düşüncem yok. Büyük bir kulübün içinde yer alıyorum. Bu tarz şeyleri çok fazla düşünmüyorum. Benim için her şey çok iyi geçiyor burada.

Orta saha, kanat, forvet arkası, forvet gibi birçok mevkide oynayabiliyorsun. Mustafa Reşit Akçay, forvette de oynatmıştı. Kendini en çok nerede rahat hissediyorsun?
          Benim için bütün pozisyonlar iyidir. Her pozisyonda oynayabilirim ama en iyi oynadığım pozisyon için 10 numara pozisyonunu söyleyebilirim. İkinci olarak da kanat pozisyonunu söyleyebilirim. Defansif orta sahada da oynadığım oldu. Mustafa hocamız, o an aktif bir hücumcumuz olmadığı için beni forvet hattında da değerlendirdi. Benim için de bir ilk olmuştu.

Forvette oynamak nasıl bir duygu? Bütün yük sırtında. Herkes gol atmanı bekliyor.
          Hücuma yönelik bir oyuncu olduğum için bunu anlayabiliyorum. Forvet oyuncusu, her zaman hazır olmalıdır. Doğru anı beklemelidir. Golü atmak için her zaman doğru konumda olmalıdır. Bu pozisyonun zorluğu da bu diyebilirim.


Gol attığın Yeni Malatyaspor maçından önce uzun bir süre yedek bekledin. Dönüşün muhteşem oldu. Yedek oturmayı kabullenemiyorsun herhalde.
          Kesinlikle bütün oyuncular oynamak ister. Hiç kimse oturmak istemez. Ben de şunu biliyorum ki takıma katkı sağlayabilirim. Gol attığımda da takıma katkı sağladığım için çok mutlu olmuştum. Her seferinde sahaya çıktığımda elimden gelenin en iyisini vermeye çalışırım. Gol attığımda hocama, takıma ve taraftarlara hak ettikleri o güveni ve mutluluğu geri verdiğim için çok mutlu oldum.

Kısa süre de olsa Eto’o gibi bir dünya yıldızıyla oynamak nasıl bir duyguydu? Ondan bir şeyler kapabildin mi?
          Her şeyden önce Samuel Eto’o’yu tanımış olmak, onunla beraber oynamak gibi bir tecrübe edindim. Bu çok önemli. Transfer olduktan 1 hafta sonra geldi, oyuncularla konuşmaya, bir şeyler öğretmeye çalıştı. Çok önemli bir oyuncu. Barcelona ile beraber hemen hemen her şeyi kazandılar. Onunla beraber oynamış olmak gibi güzel bir tecrübe edindiğim için çok mutluyum.

Geçen sezonu nasıl özetlersin? Çok kötü bir sezondu sizin için. Hiç kimse beklemiyordu. Hayal kırıklığı oldu. Kendi adına ders çıkardın mı?
          Kesinlikle kolay bir sezon olmadı. Bizim açımızdan çok fazla değişikliğin olduğu bir sezondu. Hoca değişikliği, gelen-giden oyuncular oldu. Bir yandan da ligde, Avrupa’da, kupada çok fazla maç oynadık sayıya vurduğumuzda. Tecrübe açısından iyi olabilir ama çok yıpratıcı bir süreçti. İşin sonuna bakacak olursak bu zor sezonda ligde kaldık. Şanssızlığımız şu ki ligde kalmayı başarı olarak gördük. Normalde daha fazlasını başarabilecekken, hak ederken bunu başarı olarak gördük. O yüzden zor bir sezon oldu.

Birçok hocayla çalışmanın ne gibi kötü yanları var? Hepsinin farklı taktikleri, çalışma prensipleri var. Bu zorladı mı?
          Kesinlikle bu kolay bir şey değil. Çünkü, bir sezonda bu kadar fazla hoca değiştirmek zor geliyor olabilir. Her hocayla beraber bir şeyler öğreniyorsunuz. Bu sefer öğreneceğiz şeyin sayısı artıyor. Bu da benim gibi oyunculara çok fazla değişiklik getiriyor. Her hocadan farklı şeyler öğreniyorsunuz. Bu karmaşaya neden olabiliyor. Her hocanın farklı mantalitesi oluyor. Bu da biraz zorluk çıkarıyor.

Sergen Yalçın ile ilgili neler söyleyeceksin? O gelince bambaşka bir Konyaspor izledik. Neyi değiştirdi Sergen Yalçın?
          Her şeyden önce çok iyi bir insan. Neler değiştirdiğine gelecek olursak oyuncu grubunu çok iyi tanıyor, futbolu çok iyi biliyor. Kendisi de zaten futbolculuktan geliyor. Futbolcuları çok iyi anlıyordu. Zaten kendisi de üst düzeyde oynadı. Bu tarz krizleri nasıl yöneteceğini çok iyi biliyor.

Peki, Rıza hocayla ilgili neler söyleyeceksin? Ligin zirvesinde olabilirdiniz, çok iyi oynuyorsunuz. Bireysel hatalardan dolayı puan kaybı yaşadınız.
          Çok iyi bir performans sergiliyoruz ama çok hızlı gitmemek lazım bu konuda. Her zaman sezona 1-2. başlayıp bitirecek takımlar olacaktır. Özellikle geçen seneyle kıyasladığımızda çok iyi başladığımızı söyleyebilirim ama burada amaç zirvede başlayıp aşağılarda bitirmek olmamalıdır. Mesela lige 5. başladıysanız 5. bitirmek amaç olmalıdır. O yüzden her zaman pozitif olmalıyız. Grubumuz, teknik ekibimiz, çalışanlarımız ve taraftarlarımız pozitif olmalıdır bu konuda.


Konyaspor Türkiye Kupası’nı aldı, Süper Kupa’yı aldı. Sırada lig şampiyonluğu var. Sence şehir ve takım o kapasiteye sahip mi?
          Gerçekten çok iyi bir ekibimiz var. Kulübe bakacak olursak da çok büyük bir camia ama şampiyonluk için sabırlı olmalıyız ve istikrarlı olmalıyız. Her maçı ciddiye almalıyız. Şampiyonluk tabii ki mümkün ama zaman gerektiren bir süreç bu. 2-3 ay iyi oynayarak şampiyon olamazsınız. Bu bütün bir sezonu kapsayan hikayeyi içerir. Örnek vermem gerekirse Başakşehir 3-4 senedir çok çok iyi oynuyor ama  şampiyon olamıyorlar.

Konyaspor’u Şampiyonlar Ligi’nde ve Konyaspor’un Şampiyonlar Ligi’ndeki ilk golünü atan isim olarak kendini hayal edebiliyor musun?
          Öyle bir şey olsa gerçekten muhteşem bir şey olurdu. Onun için ligde şampiyon olmak gerekirdi. Ligi kazansak ve Şampiyonlar Ligi’ne gitseydik. Kesinlikle Konya şehri için çok güzel olurdu. İnsanlar çok mutlu olurdu, taraftarlar çok sevinirdi.

Ben futbolcu olsam İngiltere’de oynamak isterdim. Buradan Avrupa’ya gitsen hangi ligde oynamak isterdin?
          Bu konuda kesinlikle haklısınız. İngiltere Premier Lig, gerçekten çok çok iyi bir lig. Her oyuncunun oynamak isteyeceği ve oyuncuya çok şey katan bir lig ama bana soracak olursanız ilk sırada İspanya La Liga’yı söylemek isterim. İkinci sırada Almanya Bundesliga ve üçüncü sırada kesinlikle İngiltere Premier Lig olur.

Konya şehriyle ilgili neler söylersiniz? Boş zamanlarında neler yapıyorsun?
          Konya şehri, bana evimdeymişim gibi hissettiriyor. Büyük ve kalabalık bir şehir. Ben burada çok rahat yaşıyorum. İnsanları çok nazik, yardımsever, pozitif ve eğlenceliler. Bana çok yardımcı oluyorlar. Zaten geldiğim yere çok benziyor. Bu da adaptasyonumda yardımcı oldu. Yemeğe gelecek olursak çoğunlukla kulüpte yiyorum. Onun haricinde gittiğim 2-3 restoran var.

Futbolu bıraktıktan sonra ne yapmak istiyorsun? Antrenörlük düşünüyor musun?
          Bu soru için biraz gencim ama haklısınız. Oyunculuk sonrasını düşünmek gerekiyor. Bosna’da bir başlangıç seviye antrenörlük kaydımı yaptırdım. Futbolculuk kariyerinden sonra saha içinde olmak gerekiyor. Enteresan bir konu. Düşünmemeye çalışıyorum. Yaşım daha çok genç.

Skubic ve Rangelov emlakçılık yapmayı düşünüyor. Skubic’in babası emlakçıymış. Sen düşünmüyor musun? Daha garanti ve sıcak para.
          Hakkınız var. Yatırım yapmak, ticaret yapmak önemli şeyler. Bunlar hayatın vizyonudur. Yatırım yapmak yararlıdır ama insan aynı zamanda mutlu da olmalıdır. İnsan parasını akıllıca kullanmalı. Kendisini mutlu eden şeyi yapmalıdır. Ben de kendimi mutlu eden şeyi yapmak istiyorum. Şu an kariyerim için şunu düşünüyorum diyemem.

İlk kazandığın yüklü parayla ne yapmıştın?
          Gayrimenkul almıştım. Paran varken iyi değerlendirmelisin. Benim ve ailem için güzel olanı yapmaya çalışıyorum. Paranız varken geleceği ve ailenizi düşünmeniz gerekiyor. Ona göre hareket ediyorum.

Teknik direktör olsan hangi hocanın sistemini baz almak istersin?
          Hepsinden önce nasıl bir ekiple, kulüple çalıştığınız değerlendirmeniz gerekiyor. Hoca olsaydım tüm hocalarımın iyi yönlerini alıp kendi tarzımı oluşturmaya çalışırdım ama biraz daha Aykut hocaya yakın olurdum diyebilirim. Oyuncu grubuna göre taktik belirlerdim. Elinizde savunma oyuncuları varsa onlarla pas oyunu oynayamazsınız. Bu sorunun yanıtını verebilmem için nasıl bir ekiple olduğum önemli. O da madalyonun farklı bir yüzü.

Konyaspor Kulübü, sosyal sorumluk projeleri düzenleyen bir kulüp. Srebrenitsa katliamıyla ilgili de video paylaşıldı. Birçok etkinlik yapıldı. Nasıl değerlendiriyorsun bu durumu?
          Tabii ki böyle projeler çok hoş. İnsanlara yardım etmek çok güzel bir duygu. Eğer medyatikseniz zaten böyle bir yanınızın da olmalı. İhtiyacı olan insanlara yardımcı olmak, birliği sağlamak çok önemlidir.

Konyaspor taraftarlarıyla ilgili neler söylersin? Sürekli sizin destekçileriniz zaten?
          Onlara teşekkür ederek başlamak istiyorum. Geçen sezon, zor bir sezondu. Buna rağmen bizi desteklediler. Bizi desteklemeyi hiçbir zaman bırakmadılar. Her zaman yanımızdaydılar. Bu sezon da bizi desteklemelerini istiyorum. İnşallah ligi çok iyi bir yerde bitirmeyi, belki de tekrar Avrupa’ya katılmak istiyoruz. Bu yolda desteğe devam etsinler. Tekrar onlara teşekkür etmek istiyorum.

Röportaj: Veli ÖZKAN (Sportmen)
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder