5 Aralık 2017 Salı

Röportaj: Nejc Skubic


          Slovenya’nın sarı boğası Nejc Skubic! Konyaspor’a geldiği günden bu yana her maçta oynuyor. Dinlenmek ya da yedek oturmak ona göre değil. Sakatlanmaktan korkmuyor, bireysel antrenmanlar yaparak sürekli güç depoluyor. 14 yaşından beri her gün idman yapıyor, çalışmadığı gün huysuzlanıyor, yatamıyor.  Bir sağ bek olmasına rağmen gol atıyor, attırıyor. Takımın skor gücüne büyük katkı sağlıyor. Huzurlarınızda Nejc Skubic...Veli Özkan'ın yaptığı röportajı hep birlikte okuyalım!

Herkesin çok merak ettiği soruyla başlamak istiyorum. Konyaspor’a geldiğinden beri sürekli forma giyiyorsun. Sağ kanadın tapusunu aldın. Hiç yorulmuyor musun?
          Hayalim hep futbolcu olmaktı ve 14 yaşımdan beri her gün azimle idman yapıyorum. Boş kalmayı hiç sevmiyorum. Oynadıkça, çalıştıkça mutlu oluyorum. Sahaya çıkınca anın tadını çıkarıyorum. Büyük bir keyif alıyorum. İdman kaçırdığımda kendimi suçlu hissediyorum. Dile kolay 14 yaşımdan beri sürekli çalışıyorum. Her maç oynamak istiyorum, her idmana çıkmak istiyorum. Bu yüzden Konya’da çok oynadığım için inanılmaz derecede mutluyum. Her maça çıktığımda hayalim gerçekleşiyor çünkü. Bu sezon skor anlamında da takımıma yardımcı oluyorum bu da beni çok mutlu ediyor.

Artan bir performansın var. Skorer de bir kimliğe sahipsin. Takımın gol yükünü çekenlerdensin neler söyleyeceksin?
          Farklı özelliklere sahip bek oyuncuları vardır. Benim en önemli özelliklerimden bir tanesi de ofansif açıdan etkili olmam. Bunu her zaman kullanmak istiyorum. Takımıma da katkı sağlamış oluyorum. Önemli olan takımın maç ve puan kazanması... Bir savunmacı olarak oyunun ofansif bölgesinde takıma ne kadar çok katkı sağlarsam o kadar çok mutlu olurum.

Taktik açıdan hoca Ömer Ali’yi geri çekse, seni ileriye atsa nasıl olur?
          Ömer Ali ile 2 senedir birlikte oynuyoruz. Maç içerisinde iyi de anlaşıyoruz. Ben ileri çıktığımda kendisi geri kaçıyor ve kademeye giriyor. Oyunun çeşitli bölümlerinde mevkilerimizi sık sık böyle değiştiriyoruz zaten. 

Kendini sağ açıkta mı daha iyi hissediyorsun? Yoksa sağ bekte mi?
          Sağ bekte oynamayı seviyorum. Öncelikli görevim defans yapmak ve takımın gol yemesini engellemek. Bununla birlikte ekstra işler yapınca mutlu oluyorum.


Antalyaspor maçında oyunun yüzde 64’ü sağ kanattan oynandı. Neredeyse bütün toplar sendeydi. Siz 1-0 öndeyken topu yine sana atmak istediler. Sen, ‘yeter artık sol kanada atın!’ gibisinden bir hareket yaptın. Çok mu yorulmuştun?
          Son dakikalara girdiğimizde 1-0 öndeydik. Böyle bir ortamda daha fazla ileriye çıkmak aptallık olurdu. Bu yüzden biraz daha kendi bölgemi koruyup, orta saha yakınlarında durmanın skoru koruma açısından daha mantıklı olacağını düşünmüştüm.

Sürekli oynuyorsun, sakatlanmaktan korkmuyor musun?

          Kesinlikle korkmuyorum. Sakatlanacağınızı düşünürseniz, sakatlanma ihtimaliniz daha yüksek olur. Bireysel olarak da sakatlık önleyici bir sürü antrenmanlar yapıyorum. Sakatlıklara karşı önlem almış oluyorum. Maç her zaman benim için daha önemli.

Türkiye’ye geldikten sonra bireysel olarak performansında artış oldu. Buradaki antrenman metotları senin kendini geliştirmende önemli rol oynadı galiba.
          Türkiye’ye gelmem kariyerim açısından büyük bir çıkış oldu. Slovenya ve Türkiye Ligi’ni karşılaştıracak olursak ya da oyuncuların kapasitesini karşılaştıracak olursak arada çok var. Türkiye Ligi, gerçekten çok kaliteli... Kendinizi ifade edebileceğiniz, gösterebileceğiniz bir lig. Bunula birlikte kulübün olanaklarının ve tesisleşmenin üst seviyede olmasıyla birlikte özellikle Aykut Kocaman ile çalışmam kariyerim açısından dönüm noktası oldu. Şimdiki hocam Mehmet Özdilek’e de çok değer veriyorum. Onunla birlikte başarılı olacağımıza inancım tam.

Süper Kupa finalinin son dakikasında attığın bir penaltı golü var. Her futbolcu o stresi kaldıramaz. Penaltı öncesi ayakların titremedi mi?
          Reşit hocaya penaltı kullanmak istediğimi söyledim. Türkiye Kupası finalinde de son golü yine penaltıdan ben atmıştım. O an özgüvenim inanılmaz derecede yerindeydi. Penaltıyı içimden bir ses benim atmamı istiyordu. Hiç tereddüt etmeden gittim ve golü attım.

Geçen sezonun son bölümünde performansında önemli derece bir artış oldu. Arkadaşların da ‘Skubaldinho’ demeye başlamıştı. Yüksek performansın özel bir nedeni var mıydı?
          Kupadaki Sivasspor maçından sonra lakap takmışlardı. Performansımın artmasındaki en büyük etken takım arkadaşlarım. Onların vereceği düzgün pas ve yardımlaşma olmazsa benim performansımı olumsuz etkiler. Benim açtığım ortaya vuruş yapmazlarsa, benim bireysel çabam boşa gidecek ve asist haneme skor yazılmayacak. Takım arkadaşlarımla bir zincir halkasının parçasıyız. Birimiz koparsa hepimiz etkileniriz. Bununla birlikte Konya’da mutlu olmam ve kafamın rahat olması performansımı artırıyor.

Senin hakkında Valencia ve Fenerbahçe’den teklif geldiği yönünde iddialar vardı. Sezon devam ederken bu konuları konuşmak ne kadar doğru bilmiyorum ama yine de mutlaka birkaç cümle söyleyeceğini umuyorum.
          Menajerimden transferle ilgili bir şey gelmedi. Gazetede yazılan dedikodu da olabilir. Bir futbolcunun başka takım ve büyük takımlardan transfer edilmek istenmesi gurur okşayıcı. Bu da yapmış olduğum işin doğru ve güzel olduğunu gösteriyor. Transfer konularını konuşmayı sevmiyorum. O konuları menajerim ve kulübüm konuşuyor. Çok ciddi bir teklif gelirse otururum benim ve kulübümün menfaatineyse düşünürüm. Şu an için Konya’da çok mutluyum.


Taraftarların sana olan ilgisi de burada mutlu olmanı sağlıyordur mutlaka.
          Taraftarların ilgisi ve her maça gelerek bizi yürekten desteklemesi, dışarıda bizleri görünce sevgi gösterilerinde bulunmaları ve sahiplenmeleri mutlu ediyor. Takımdaki arkadaşlık seviyesinin güçlü olması da beni buraya bağlıyor. Takımdaki huzur ortamı da başarıyı getiriyor. Bu sezon bir takım nedenlerden dolayı başarılı olamadık ancak kalan bölümde çok çalışarak takımı en üst seviyeye taşımak için gayret edeceğiz.

Türkiye’de sadece Süper Lig şampiyonluğu eksik kaldı. Bu sezon geçti ama ileride Konyaspor’un şampiyon olma ihtimalini nasıl görüyorsun?
          Türkiye’de gerçekten çok büyük takımlar var. Zor ama imkânsız değil. Bizim hedefimiz öncelikle zaten şampiyonluk değil. İki yıl önce kimse bizim üçüncü olacağımızı tahmin etmiyordu. Çok çalışarak bunu başarmıştık. Başakşehir örneği var. Alt lige düşmüşlerdi. Daha sonra doğru bir yapılanmayla yavaş yavaş ilerlemeye başladılar. Son iki sezondur da şampiyonluk yarışındalar. Türkiye Kupası ve Süper Kupa’yı kazanan bir takımız sonuçta. Hiçbir şey imkânsız değil. Bunun da bilinmesini isterim.

Konyaspor’a geliş hikayen nasıl oldu. Devre arasındaydı ve kısa süre içerisinde gelişmişti.
          Çok hızlı gerçekleşti her şey. Menajerim geldi ve ‘hadi toparlan Konyaspor’a gidiyoruz’ dedi. İki günde transferim tamamlandı. Yurt dışında oynamayı gerçekten çok istiyordum. Buraya geldiğimde de hocalarım ve arkadaşlarım çok destek oldular. Böyle bir deneyimin nasıl olacağını bilmiyordum. Alışma sürecim de hızlı oldu. Bununla birlikte sürekli maç kazanmamız ve ligi üçüncü sırada noktalamamız. Takımdaki arkadaşlık bağını iyice geliştirdi. Kendimi burada yalnız hissetmiyorum.

Tanımadığın bir ülkeye geldin. Gelirken tereddüt etmedin mi?
          Türkiye’ye gelmeden önce de menajerime Türkiye’de oynamak istediğimi belirtmiştim. Ülkenin oyun yapısını da beğeniyordum. Teklif gelince zaten çok mutlu oldum. Tereddütsüz bir şekilde gelmek istedim. Slovenya gibi küçük bir ülkenin insanı olarak internete girip Türkiye’de oynayan oyunculara baksanız zaten gelmek istersiniz. Öte yandan Türkiye’deki tesisleşme maalesef Slovenya’da yok. Bu yüzden Türkiye bizim için önemli bir detay.

Türkiye’ye adapte oldun anlaşılan. Türk mutfağıyla aran nasıl?
          Damak tadınız çok lezzetli. Dikkat etmezseniz çok kilo alabilirsiniz. Yağlı yemekler çok fazla. İmkanım oldukça evde yemek yapmayı tercih ediyorum. Profesyonel oyuncularız ve kilolarımıza dikkat etmek zorundayız.

Damak tadına uyuyor mu yemekler?

          Yemekleri çok beğeniyorum. Çok güzel. Tavuk, makarna ve diğer kolay yemekler bizde de var. Türkiye’deyiz diye de günün üç öğünü Türk yemeği yiyeceğiz diye bir durum da yok. Biraz Sloven biraz Türk mutfağı idare ediyoruz.


Konya trafiğine ayak uydurabiliyor musun? Futbol oynamaktan daha zordur.
          Trafik Türkiye’de gerçekten bir kaos. İnanılmaz derecede zorlanıyorum. Ada etrafında dönerken birçok yabancı arkadaşıma çarpmışlardı bana da çarptılar.

Boş zamanlarda nerelerde geziyorsun?
          Geçen sene Barry Douglas ve Dimitar Rangelov ile dışarı çıkıp kahve falan içiyorduk. Bu sene biraz daha evimde geçiriyorum. Çünkü 5 aylık bir bebeğim var. Eşimle ve çocuğumla birlikte evde vakit geçirmekten büyük keyif alıyorum.

Peki, futbol hayatını noktaladıktan sonra ne iş yapmayı düşünüyorsun?
          Babam, Slovenya’da emlakçılık yapıyor. Şuan da zaten kazandığım paraları babama veriyorum. Şimdiden yatırım yapmaya başladım. Futbolu bıraktıktan sonra daha çok ailemle vakit geçirmek istiyorum. Şartlar oluşursa antrenörlük yapmayı da düşünürüm. Şuan için bu konuları konuşmak çok erken. Hayatın ne getireceği bilinmez.

İtiraf etmen gerecek olursa Türkiye’ye geldikten sonra daha fazla para kazanmaya başladın değil mi?
          Evet, Türkiye ile Slovenya arasındaki fark kıyaslanamaz.

Son olarak Slovenya futbol takımları için bir kamp merkezi. Daha önce hiç Avrupa takımlarına denenmeye gitmedin mi?

          6 yıl önce Romanya takımlarından Otuel Galati’de yarım sezon oynamıştım. O zaman için devamlılık olmamıştı ve ülkeme dönmüştüm. Şimdi Türkiye’deyim ve her şey yolunda gidiyor. Hayalimi yaşıyorum Konya’da.

Röportaj: Veli ÖZKAN
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder