Transfer Merkezi'nin bugünkü konuğu, geçmişte PSV ve Ajax formaları da giyen, 17 yaşında Şampiyonlar Ligi maçına çıkan Balıkesirspor'un Faslı ofansif orta saha oyuncusu Ismail Aissati. Muhammed Ekti'nin yaptığı bu keyifli röportajı hep birlikte okuyalım.
''Dinamo Bükreş ile antrenmanlara çıkıyordum...''
Dinamo Bükreş ile antrenmanlara çıkıyordum ve artık sağlık kontrollerinden geçecektim. O esnada menajerim aradı ve Balıkesirspor’dan teklif geldiğini söyledi. Ben de Türkiye'de oynamayı sevdiğim için teklifi değerlendirmek istedim. Daha sonra Genero Zeefuik’i aradım ve bilgi aldım, kendisi kulüp hakkında iyi şeyler söyledi. Ayrıca İlhan Eker ile görüştüm ve akabinde buraya gelmeye karar verdim.
''Uyum sürecim kolay olmadı...''
Uyum sürecim kolay olmadı çünkü geçen sezon 6 aylık bir sürede futbol oynamamıştım. Dolayısıyla bu dönemi doğru geçirmem gerekti. Bazen oyuncular hemen oynamak isterler ama hocam ile görüştükten sonra bu dönemi adım adım geçmemiz konusunda fikir birliğine vardık. Hem benim oyuncuları hem de oyuncuların beni tanıması önemliydi. Bu süre içinde en önemli nokta da sakatlık geçirmeden atlatmaktı. Bunu da bu şekilde yaptık. Şu an için kuvvet olarak ve performans olarak yüzde 80-85'lere ulaştığımı söyleyebilirim. Takım performansına gelirsek; takım halinde birbirimizi tanımaya başladık, daha iyi oynuyoruz diyebilirim. Fakat tam o seviyedeyiz diyemem. Çünkü o seviyeye ulaşmak için biraz daha zamana ihtiyacımız var ve lig uzun bir maraton. Dolayısıyla herkesin bu yarış içerisinde maçlarda yüzde yüzünü vermesi gerek.
''Diğer takımlardan ziyade kendi takımıma bakan bir insanım...''
Bu ligde çok iyi takımlar ve çok iyi futbolcular var. Ama ben öncelikle kendi takımıma bakan bir insanım ve diğer takımların performanslarıyla çok ilgilenmiyorum. Kendi takımımızın performans çok daha önemli ve öncelikli. 3 haftadır maçlarımızı kazanıyoruz. Ama bu bizi rahatlatmamalı çünkü lig çok uzun ve kazanacağın ödül bu ligin sonunda belli oluyor. Dolayısıyla biz rahatlarsak herhangi bir takım bizi rahatlıkla yenebilir. Dolayısıyla bu ciddiyeti devam ettirerek performansımızı sürdürmeliyiz.
''Takımın ligde en çok gol atan takım olması hakkında...''
Boluspor maçından bir örnek vererek bunu anlatabilirim. Maçın henüz başında 1-0 geriye düştük ve golün ardından takım panik olmadı, sonucunda golleri bulduk. Biz kendi oyunumuzu oynarsak zaten gol ya da goller atacağımızı biliyoruz. Bu da bunun bir göstergesi olsa gerek.
''Bu lige gelirken herhangi bir ön yargım olmadı...''
Bu lige gelirken herhangi bir ön yargım olmadı. Birçok insan niye 2.Lig'e gidiyorsun diye söyledi ancak benim için önemli olan oynamak, önüme sunulan proje ve kendimi iyi hissetmem. İnşallah Süper Lig’e çıkma hedefimiz var ancak bu biraz zaman alıyor. Tabi ki geçmişten bazı problemler var ancak biz oyuncular için öncelikle olan ne kadar çalıştığımız ve hedefe odaklanmamız. Ayrıca takımda da mutluyum.
''İnşallah burada da şampiyonluk yaşarım...''
İnşallah şampiyonluk yaşayabilirim. Her zaman hayal kurmanız gerekir ve bundan vazgeçmemelisiniz. Bu hayalin gerçekleşmesi için de çok çalışmalısınız. Sezon sonunda da gönül rahatlığıyla ''elimden her şeyi yaptım'' diyebilmelisiniz. Ben buraya gevşek bir şekilde relaks olmak için gelmedim. Ben Balıkesirspor’a hizmet etmeye, yardım etmeye geldim. Aynı şekilde takımımda bana yardım ediyor bu şekilde.
''İşler kötü gittiği zaman taraftarımız genç oyunculara değil benim gibi tecrübeli oyunculara bağırabilir...''
Taraftarımız içeride bizi destekliyorlar. Geçmişte bazı şeyler olmuş olabilir ama taraftarımız bizim için çok önemli. Özellikle içeride oynadığımız maçlarda iyi oynayıp goller atmak istiyoruz ve bunun için onlara ihtiyacımız var. Ayrıca şunu da söylemeliyim. Takımda kimin oynadığının önemi yok. Kim oynarsa oynasın orada o desteğin takıma verilmesi lazım. İşler kötü gittiği zaman gençlere bağırmalarından ziyade benim gibi tecrübeli oyunculara bağırabilir.
''Türkiye ve Hollanda arasında mantalite farkı var...''
Hollanda'da genç oyuncular şans bulabiliyor ve 29-30 yaşındaki bir futbolcu orada yaşlı olarak nitelendiriliyor. Türkiye'de bu durum tam tersi. Türkiye’de ayrıca hocaların kendilerini sağlama alma istekleri de var. 2-3 maç kaybedilmesinin ardından gideceğini düşünüyor ya da gidiyor. Bazı konularda risk alamıyorlar. Hollanda'da bu durum yine diğer konuda olduğu gibi tam tersi. Çok daha rahatlar çünkü orada öncelikli olarak genç oyuncuların gelişimini ve bu gelişimini sağladıkları oyuncuları büyük kulüplere nasıl satabiliriz mantalitesi var. Dolayısıyla genç oyunculara daha çok şans veriyorlar. Türkiye’de de Abeltınordu örneği var ve çok önemli. Ben de bunu seviyorum ve çok memnun oluyorum. Bizim için çok önemli bir örnek. Altınordu, genç oyuncuların oynarlarsa iyi yerlere gelebileceğini kanıtı. Ayrıca Hollandalı oyuncuların Türk oyunculardan daha yetenekli diye birşey söyleyemezsiniz. Onlar sadece daha fazla şans buluyor.
''Hollanda altyapısında yetiştiğim için şanslıyım...''
Hollanda altyapısında yetiştiğim için kendimi şanslı hissediyorum çünkü size çok değer veriyorlar, dikkat ediyorlar. Kendinizle ilgili videolar hazırlayıp kötü ya da iyi yaptığımız şeyleri genç yaşınızda gösteriyorlar. Yaşınız genç bile olsa bir profesyonel futbolcu gibi yaşıyorsunuz ve bunu size kesinlikle hissettiriyorlar. Bence bu Hollanda futbolundaki en önemli nokta.
''Türkiye'de sadece getirmek için yabancı futbolcu transfer eden birçok kulüp var...''
Johan Cruyff’un çok güzel bir sözü var: “Eğer bir yabancı oyuncu getirecekseniz sizin takımınız olan futbolculardan çok daha iyi olması gerekir.” Türkiye’de sadece getirmek için yabancı futbolcu transfer eden birçok kulüp var. Çok iyi Türk futbolcular var ve ben bunu görüyorum. Ben olsam daha çok takıma yardım edebilecek, takımların seviyesinden yüksek oyuncuları getiririm. Ben Türkiye’ye ilk geldiğim zaman yabancı sayısı 6’ydı. Bence o sınır daha iyiydi. Bunu yabancı bir futbolcu olarak söylüyorum.
''Türkiye'ye ilk geliş sürecim uzun, yoğun ve yorucuydu...''
Antalyaspor’a gelme sürecim uzun, yoğun ve yorucuydu bir durumdu. Mehmet Özdilek Hoca Antalyaspor’un başındaydı o zaman. Beni çok transfer etmek istemişti ve transferim için çok çabaladı. Antalyaspor’a imza atmam için Hollanda’ya kadar geldiler. Ben daha sonra Antalya’ya gittim. Şehri gördüm, antrenman sahalarına baktım, hoca ile konuştum ve her şey hoşuma gitti. Ayrıca hocanın Besiktaş’ın efsane oyuncularından biri olduğunu biliyordum ve ikimiz de aynı mevkinin oyuncusuyduk. Onun hakkında çok güzel şeyler duymuştum ve Antalyaspor’a 4 senelik imza attım.
İsmail Aissati ile kısa kısa...
Türkiye'de futbol oynamak?
Benim en yakın arkadaşım bir Türk. Faslı olduğum için kültürlerimiz birbirine çok yakın. Faslı bir futbolcu olarak Türkiye’de oynamak kendi ülkesinde oynamak gibi bir şey. Burada kendimi evimde gibi hissediyorum.
Bu sezon için koyduğun hedef?
İnan bana benim kimin gol attığıyla ilgili bir ilgim yok. Bencil oyuncu tiplerinden değilim. Benim için önemli olan şey kazanmak. Bence takım halinde başarılı olmak bireysel performanstan çok daha önemli ve değerli.
PSV mi? Ajax mı?
Bu soruya tabiki PSV diyeceğim. Orada akademiden itibaren 8 sene oynadım. Çünkü bana ilk defa şans veren kulüp PSV.
Unutamadığı an/anlar?
Henüz 17 yaşındaydım ve Şampiyonlar Ligi’nde Milan, Fenerbahçe ve Schalke 04 aynı gruba düşmüştük. İlk Şampiyonlar Ligi maçımı San Siro’da Milan'a karşı oynamıştım. Bu anı unutamıyorum. Ayrıca Fenerbahçe ile Türkiye’de oynadığımız maçta ısınmaya çıkmıştık. Kenarda ısınırken Fenerbahçe taraftarını gördüm ve ısınmayı bırakarak sırf taraftarı izlemiştim.
Birlikte oynadığı en iyi 11?
Heurelho Gomes, Gregory van der Wiel, Alex, Jan Vertonghen, Urby Emanuelson, İbrahim Afellay, Philip Cocu, Mark van Bommel, Jefferson Farfan, Luis Suarez, Arouna Kone.
Röportaj: Muhammed EKTİ
Bu röportaj TransferMerkez.com tarafından yapılmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Bu röportaj TransferMerkez.com tarafından yapılmıştır, tüm hakları saklıdır. İzinsiz kullanılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder