14 Ocak 2016 Perşembe

Devre Raporu: Galatasaray

        Geçen sezon kazanılan 4.yıldız ve sezon başlangıcında 4.yıldızı ve Türkiye Kupası’nı taçlandıran TFF Süper Kupa zaferiyle sezona olumlu bir havayla girmesi gereken Galatasaray, özellikle yaz döneminde yönetimin transfer konusunda izlediği yanlış politika ve medya ilişkilerindeki hatalar nedeniyle sezona sancılı başladı. Yaz dönemi boyunca transfer listesinde olduğu söylenilen isimlere rağmen teknik direktör Hamza Hamzaoğlu tarafından kadronun sürekli olarak yeterli olduğu açıklamaları yapılması futbolcuların zihinlerini meşgul eden bir olay oldu.

        Sezona Lukas Podolski, Bilal Kısa, Lionel Carole, Jem Paul Karacan, Jose Rodriguez, Cenk Gönen, Jason Denayer ve Kevin Grosskreutz transferleriyle giren Galatasaray, Grosskreutz’un evraklarının yetişmemesi sebebiyle Alman oyuncudan hiç faydalanamadı.  Galatasaray yönetimi bu olayın ardından taraftarın tepkisini iyice üstünde hissetti.

Yönetimin Hatalarını Takım Çekti
        Yaz transfer dönemi boyunca İbrahimovic ismi sürekli olarak Galatasaray’la anılırken, yönetimden hiç kimsenin çıkıp “Bu transfer bizim mali durumumuz için uygun değil” açıklaması yapmaması nedeniyle takım üzerinde negatif bir etki yarattı. Bütün yaz dönemi boyunca kulübü oyalayan, gitti, gidecek, kaldı derken transferin son gününde Inter’e satılan Felipe Melo ve Alex Telles’in takımdan ayrılmasıyla Galatasaray kadrosu geçen sezon 4.yıldızı takan iskelet kadrodan iki önemli ismi kaybetti. Üstüne üstlük West Ham’dan gelen teklif sonrası Sivasspor deplasmanında yedek soyunan Burak Yılmaz’ın yokluğunda Galatasaray 2-0 geriye düştüğü maçta 1 puanı ikinci yarıda kurtarabildi.

        Ligin ikinci haftasında da evinde Osmanlıspor’a 2-1 kaybeden Galatasaray’da, kadronun yetersizliği daha ligin başında ortaya çıktı. Ertesi hafta deplasmanda kazanılan 4-1’lik Konyaspor maçından sonra basın toplantısında teknik direktör Hamza Hamzaoğlu’nun medyaya yönetlik yaptığı sert ve sitemkar açıklamalar ve vücut dili, Hamzaoğlu’nun Abdürrahim Albayrak ve Ali Dürüst’ün ayrılmasının ardından Florya’da yalnız kaldığını ve yönetimin takım üzerinde gereken nüfuz ve etkiyi göstermediğinin de bir göstergesi oldu.

        Ligin ilk 3 haftasında kaybedilen 5 puanda doğrudan yönetimin etkisi olurken, teknik direktör Hamza Hamzaoğlu’nun da Umut Bulut ısrarı ve Yasin’i bir anda kulübeye hapsetmesi de fazlasıyla eleştiri konusu oldu.

        Ligin 4.haftasında evinde Mersin İY karşısında da 2 puan bırakan Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nin ilk haftasında da evinde Atletico Madrid’e, özellikle ilk yarısını çok kötü oynayarak büyük savunma hataları gerçekleştirdiği maçta 2-0 yenildi ve taraftarın tepkisi yeniden yükselmeye başladı. Daha sonrasında Trabzonspor deplasmanında kötü oyuna rağmen alınan 1-0’lık galibiyet ve ertesi hafta TT Arena’da alınan 2-1’lik Gaziantepspor galibiyetiyle sular yeniden duruluyor gibi oldu. Ancak Şampiyonlar Ligi’nin ikinci haftasında Astana deplasmanında iki kez öne geçmesine karşın, savunma oyuncularının hataları nedeniyle Kazakistan’da 2 puan bırakan Aslan, bir kez daha taraftarlarını üzdü.

        Galatasaray, Trabzonspor deplasmanında başlayan 6 maçlık lig periyodunda 5 galibiyet elde ederek lider Beşiktaş’ın ardından 2 puan farkla zirve takibini sürdürdü. Sarı-kırmızılılar bu süreçte Trabzonspor, Gaziantepspor maçlarından sonra Başakşehir’i deplasmanda 2-0, evinde Gençlerbirliği’ni 4-1 ve Eskişehirspor’u da 4-0 mağlup etti. Galatasaray bu dönemde yalnızca Fenerbahçe’yle Kadıköy’de 1-1 berabere kaldı. Hamza Hamzaoğlu yönetimindeki Galatasaray yine bu dönemde Astana ile 2-2 berabere kaldığı maçın ardından evinde Benfica’yı da 2-1 mağlup ederek Şampiyonlar Ligi’nde de iddiasını sürdürdü. Galatasaray Eylül-Ekim aylarında oynadığı maçlarda, 6 galibiyet, 3 beraberlik (Mersin-Astana-Fenerbahçe) 1 mağlubiyet (Atletico Madrid) elde etti.

Buhranlı Günler Başlıyor
        Eylül-Ekim dönemini iyi geçirerek işlerin yeniden yoluna girdiği düşünülürken, Kasım-Aralık ayını çok kötü geçiren Galatasaray neredeyse sezona havlu attı. Benfica deplasmanında iyi oynamasına rağmen 2-1 kaybeden Galatasaray, haftasonu da ligde Çaykur Rizespor deplasmanında 90.dakikasına 3-2 önde girdiği mücadeleyi savunmada yapılan büyük hatalar sonucu 4-3 kaybedince yönetim takıma neşteri vurdu ve teknik direktör Hamza Hamzaoğlu ile yollar 18 Kasım akşamı ayrıldı. Bu mağlubiyette sarı-kırmızılıların oyun içinde yaşadığı Selçuk İnan ve Hakan Balta sakatlıklarıyla, oyuna sonradan dahil olan Semih Kaya’nın yaptığı büyük hatalar etkili oldu.


Hamzaoğlu Harcandı
        İlk yarının öyküsüne devam etmeden önce Hamza Hamzaoğlu’na yapılan haksızlığı belirtmenin gereğini duyuyorum. Hamzaoğlu’nun ayrılığıyla ilgili bilinen sebepleri, Umut Bulut konusundaki açıklamalar ve takımın finansal durumundan kaynaklanan tıkanıklık nedeniyle Hamzaoğlu'nun yönetimle taraftarı karşı karşıya getirmesi olarak söylüyor herkes.

        Ancak son 2 yıldır yaşanan tüm mali ve saha içi sıkıntılara rağmen, kulübe 4. yıldızı kazandırma başarısı göstermiş, efendi kişiliğiyle takdir toplamış bir hocanın, savunma oyuncularının hataları nedeniyle kaybedilmiş bir maçın ardından gerçekleşmesi, Galatasaray yönetimlerinin kendi öz evlatlarına yaptığı vefasızlıkların bir yeni örneği olarak karşımıza çıktı. Üstelik Hamzaoğlu görevden ayrılmadan önce zirveyle Galatasaray arasındaki puan 5’ti. Ancak Hamzaoğlu’nun ayrılışının ardından Galatasaray hem oyun olarak daha da geriye gitti hem de zirvenin toplam 21 puan gerisinde kaldı.

        Hamzaoğlu döneminin ardından ligde Antalyaspor’la, Atletico Madrid’le de deplasmanda oynanacak ve Şampiyonlar Ligi’nde ‘tamam mı devam mı’ niteliği taşıyan maçta takımın başına Claudio Taffarel çıktı. Galatasaray’ın belki de Şampiyonlar Ligi tarihinde oynadığı en kötü oyun sonrası sahadan 2-0 mağlup ayrılan sarı-kırmızılılar, Şampiyonlar Ligi’nde bir üst tura çıkma şansını yitirdi. Antalyaspor maçında da maçın uzatma bölümlerine 3-2 önde giren Galatasaray, yine Semih Kaya’nın başrolde olduğu bir savunma hatası sonrası sahadan 3-3 beraberlikle ayrılarak zirve yarışından uzaklaşmaya başladı.

Ateşten Gömleği Denizli Giydi
        Mustafa Denizli, Galatasaray’ın başındaki ilk maçında Kasımpaşa ile deplasmanda 2-2 berabere kaldı. Ertesi hafta Bursaspor’a karşı ilk 70 dakika boyunca son derece silik görünen ve taraftarlarının protestosuyla karşılaşan sarı-kırmızılı futbolcular, Lukas Podolski’nin etkili oyunu sonrasıyla başlattığı isyanla sahadan 3-0 galip ayrıldı. Astana ile evinde zor bela 1-1 berabere kalarak Avrupa rotasını Avrupa Ligi’ne kıran Aslan, Beşiktaş’a karşı Atatürk Olimpiyat Stadı’nda mahkum oynadığı karşılaşmayı 2-1 kaybetti. Ertesi hafta evinde Akhisar Belediyespor’a karşı oyunun belli bölümlerinde olumlu doneler veren Aslan, yine savunma oyuncularının yaptığı büyük hatalara rağmen bu kez sahadan 3-2 galip ayrıldı. İlk yarının son haftasında ise Kayserispor karşısında yine organize olmaktan uzak olan Galatasaray, renktaşı karşısında 1 puanı Sinan Gümüş’ün savunmaya çarpıp giren golüyle kurtardı ve ligin ilk yarısını lider Beşiktaş’ın 11, ikinci sıradaki Fenerbahçe’nin de 10 puan gerisinde tamamladı.

        Sarı-kırmızılılar attıkları 38 golle ligin Beşiktaş’ın ardından en golcü ikinci takımı oldu. 10 gol kaydeden Podolski takımın en golcüsü olurken, Burak Yılmaz 7, Selçuk İnan 5, Wesley Sneijder 4 golle öne çıkan isimler oldular.


Transfer Politikası Aynı
        Galatasaray yönetimi ekonomik sorunlar nedeniyle takımın profilini iyice düşürürken, transferde de buna benzer bir politika güttü. Sezon başında Beşiktaş, Mario Gomez, Beck, Quaresma gibi nokta isimleri transfer ederken, Dursun Özbek yönetimi Jose Rodriguez, Lionel Carole, Jason Denayer gibi daha “olması” için yol kat etmeleri gereken ve takıma direkt katkı veremeyecek isimleri kadrosuna kattı. Geçen sezon kazanılan 3 kupanın sarhoşluğunu ancak Kasım ayındaki sonuçlardan sonra üstünden atabilen Galatasaray yönetimi, Kevin Grosskreutz rezaletinin ardından, Alman oyuncunun da takımdan ayrılmak istemesi sonucu Stuttgart’la anlaştı ve Grosskreutz’un Galatasaray macerası neredeyse başlamadan sona ermiş oldu.

        Hamzaoğlu döneminde de ismi Galatasaray’la anılan Ryan Donk, Felipe Melo’nun ayrılmasının ardından ön liberoda oluşan yumuşaklığı ve kesici oyuncu eksikliğini gidermek için transfer edildi. Surinam asıllı oyuncunun sezon sonunda bitecek olan sözleşmesine rağmen 2.5 milyon Euro bonservis ödeyen Galatasaray yönetimi bu transferde de taraftarlarını tam anlamıyla memnun edemedi.

        Donk’un Felipe Melo kadar agresif ve sert bir oyuncu olduğunu söylemek zor. Ancak Melo’ya göre daha teknik ve daha iyi top dağıtabilen bir oyuncu Donk. O nedenle oyunun geriden başladığı anlarda Donk’un kullandığı olumlu toplarla, Selçuk, Podolski ve en önemlisi de Sneijder’in üzerindeki baskının azalması hücumların daha akıcı olmasını sağlayacaktır.

        Son 14 sezonda 9 sağ bek transfer ederek bu konuda bir rekor kıran Galatasaray, Beşiktaş’ın da uzun süre istediği Molde’nin 24 yaşındaki sağ beki Martin Linnes’i de kadrosuna kattı. Özellikle bu sezon UEFA Avrupa Ligi’nde Fenerbahçe’ye karşı iyi ve göze çarpan bir performans ortaya koyan Linnes’in, son 2 sezonda yapılan Salih Dursun, Veysel Sarı, Tarık Çamdal ve yabancı kısıtlaması nedeniyle bir anda gözden düşen Emmanuel Eboue’nin ardından sağ bekte tutunması Galatasaray taraftarının dört gözle beklediği bir gelişme olacak.

        Sarı-kırmızılıların bu isimlerin dışında Trabzonspor’dan ayrılan Carl Medjani, Independiente’den Martin Benitez, bonservisi elinde bulunan Brezilyalı Damiao ve Trabzonspor’la sorunları Marko Marin’le de ilgilendiği biliniyor.  Burak Yılmaz’ın ve onun yokluğunda görev alan Umut Bulut’un performansının her geçen gün düşerek taraftarın büyük tepkisini alması sonucu, transfer döneminin bitmesine sayılı günler kala İngiliz basınında Chelsea’dan Loic Remy ve QPR’nin golcüsü Charlie Austin’le görüşen sarı-kırmızılıların, transferde önemli yol kat ettiği de yazıldı.  
Bursaspor’la Galatasaray yönetiminin anlaştığı iddia edilen Sabri Sarıoğlu’nun bu transfere sıcak bakmadığı belirtiliyor. Eskişehirspor’un gündeminde olan Koray Günter, Bilal Kısa, Emre Çolak da takımdan ayrılabilecek isimler olarak gözüküyor.


Denizli Takımı Motive Etmek Zorunda
        Ligin ilk yarısında lider Beşiktaş’ın 11, ikinci Fenerbahçe’nin de 10 puan gerisinde kalarak zirvenin toplam 21 gerisinde kalan ve otoritelerin gözünde şampiyonluğa havlu attığı düşünülen Galatasaray’da teknik direktör Mustafa Denizli’nin daha önce Beşiktaş’la 2008-2009 sezonunun ikinci yarısında yaptığı çıkışla kazandığı şampiyonluk Galatasaray taraftarlarını ikinci yarı için ümitlendiren argüman olarak öne çıkıyor. Ancak bu sezon özellikle Burak Yılmaz ve Selçuk İnan’ın düşen form grafiği, yine Burak-Selçuk eksenli olarak takım içinde yaşanan gruplaşma, takım savunmasındaki zaaflar Denizli’nin işini daha da zorlaştırıyor.

        Mustafa Denizli göreve geldikten sonra bana kalırsa en önemli değişikliği savunmanın göbeğinde yaptı. Hamzaoğlu’yla birlikte sezonun belli bölümlerinde iyi bir tandem oluşturan Hakan Balta-Chedjou (ki bu ikili 4.yıldızda da önemli rol oynamışlardı) ikilisini bozarak Hakan’ı orijinal mevkii olan sol beke çekti. Stoper tandemini Semih Kaya-Chedjou ikilisiyle oluşturan Denizli’nin sezonun geri kalanı açısında Hakan Balta-Chedjou tandemine dönmesi daha mantıklı olacaktır. Ancak Chedjou’nun da geldiği ilk günden bu yana neredeyse hep 2.viteste oynaması, hızlı forvetler karşısında çok yavaş kalması ve genellikle pozisyon bilgisiyle günü kotarması nedeniyle aslında bu bölgeye de şimdilik çok elzem olmasa da bir transfer şart gözüküyor.

        Galatasaray’ın hücumları Burak Yılmaz üzerinden şekillendiği için rakip takımlar için tahmin edilebilirliği artıyor. Podolski’nin gelişiyle hem Sneijder’in üzerindeki rakip markajı bir nebze olsun azaldı hem de Alman oyuncunun de şut tehdidi sonucu özellikle rakip savunmaların arasında boşluk bulabilme tehdidi arttı. Ancak takımın genel görüntüsünün temposuz ve yavaş olması sebebiyle, kendi kalibresindeki takımlara karşı oyunun kontrolünü sağlamada son derece zorlandığını (Beşiktaş maçı) gördük.  Bruma-Amrabat-Telles gibi üç kanat oyuncusunun birden satılması sonucu sarı-kırmızılıların çizgide etkili olacak kanat oyuncusu hemen hemen kalmadı. Linnes’in Norveç’te hücuma yaptığı etkin katkının bir benzerinin burada da gerçekleşmesiyle ligin ikinci yarısına bu sorunun üstesinden gelinebilir.

        Real Madrid’den transfer edilen ve ligin ilk yarısında fazla verim alınamayan Jose Rodriguez’in orta saha yerine sağ açıkta kullanılması da Mustafa Denizli’nin aklında olan bir deneme olabilir. Deportivo döneminde de genellikle sağ açıkta oynayan Rodriguez’in bu sezon savunmanın önünde oynadığı maçlarda (Osmanlıspor-Mersin) Galatasaray önemli puanlar kaybetti.

        Galatasaray’ın ligin ikinci yarısının ilk haftalarında Fenerbahçe ve Beşiktaş’a oranla biraz daha kolay bir fikstüre sahip. 18.Hafta Sivasspor’la evinde oynayacak olan Galatasaray daha sonra sırasıyla Osmanlıspor’la deplasmanda, Konyaspor’la evinde ve Mersin İY ile deplasmanda karşılaşacak. Trabzonspor, Fenerbahçe ve Beşiktaş’la da ligin ikinci yarısında evinde karşılaşacak olan Galatasaray için az da olsa bir fikstür avantajından söz etmemiz mümkün.

        Ancak yine de Galatasaray’ın sezon sonunda, “Denizli işi bir şampiyonluk” kazanıp kazanamayacağını bu kez Mustafa Denizli’den çok fazlasıyla zirvedeki rakiplerin performansı belirleyecek.

Hazırlayan: Anıl YAZAR
Transfer Merkezi

Transfer, Röportaj, Araştırma, Analiz

www.TransferMerkez.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder