Atiba’nın yokluğunda, önde Sosa arkada da Oğuzhan’ı kullanmasını beklediğimiz Bilic, Veli’yi dörtlü savunmanın önünde tek çapa olarak bırakıp, 4-5-1 vari bir taktikle sahaya çıktı. Atiba’nın yokluğunda Melo-Selçuk ikilisiyle Galatasaray’ın orta sahayı ele geçirmesini bekliyordum. Bu beklentim boşa çıkmadı. Ancak aynı Gençlerbirliği maçında olduğu gibi Galatasaray öne geçtikten ve Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra kontrolü kaybetti. Beşiktaş oyundaki üstünlüğü ele geçirdi.
Beşiktaş’ın maçtan önce kanatlardan rakibini vuracağı düşüncesi hakimdi. Galatasaray’ın kanat savunmasında yaşadığı zaafları da eklediğimiz de bu gerçekleşmesi yüksek bir ihtimaldi. Muhtemelen Bilic, yapacağı ön alan presiyle kazanacağı topları, kanatları kullanarak sonuca ulaştırmayı düşünüyordu. Ancak Sabri ve Telles’in çıkışları Beşiktaş’ın ön alan presini kırdı ve topla rahat buluşma imkanı bulan Semih ve Chedjou ile Galatasaray oyunu arkadan kurma şansını yakaladı.
Galatasaray öne geçtiği dakikaya kadar olgun bir oyun ortaya koyarak kontrolü ele aldı. Veli’nin kırmızı kart gördüğü dakikadan itibaren Gençlerbirliği maçındaki sendromu yaşadı sarı-kırmızılılar. Yine skora aldanıp korumacı bir tavırla geriye yaslanan Galatasaray, bozuk zeminin yardımıyla bu kez savunmada daha az açık verdi.
Maç genelinde Beşiktaş adına eleştirilmesi gereken isim tabiki Slaven Bilic. Herşeyden önce siyah-beyazılar, Galatasaray’ı bir hayli geride beklediler, savunmayı bir hayli derinde kurdular. Üstelik Galatasaray’ın ön alan preslerini de delmesinin ardından, iklim koşulları ve bozuk zemin nedeniyle hücumda organizasyonsuzluğun dibine vurdular. Sakatlıktan yeni çıkan ve fizik olarak yetersiz diyebileceğimiz Demba Ba’ya uzun top şişirmeyi çare olarak gördüler.
Slaven Bilic’in Türkiye’de bulunduğu 2 senelik süre zarfı içinde derbi maçları oynamada sıkıntı yaşadı aşikar. Bu sezon Fenerbahçe ve Galatasaray’a evinde kaybeden Hırvat teknik adam, maç içinde de geriye düştükten sonra ya hamle yapamıyor yada yaptığı hamlelerde çok kalıyor ve yanlış tercihlerde bulunuyor. Bu maç özelinde Beşiktaş’ın takım olarak çok yorgun olması nedeniyle ona uygun bir anlayışla sahaya çıkması gerekirken, takım savunmasını derinde kurgulaması bence büyük bir hata oldu. Yine oyun içinde yaptığı yanlış değişiklikler de bugün göze battı.
Aslında Galatasaray’da Hamza Hamzaoğlu’nun da tercih hataları vardı. Ön alan presini kırma adına bekleri çıkarmak doğru bir mantık. Peki Burak Yılmaz’ı forvet arkası oynatmak? O bölge için yetersiz tekniğiyle bozuk zemin de birleşince Burak’ın etkinliği bir hayli azalıyor. Ancak şuna değinmeden edemeyeceğim. Golcü oyuncunun bu kadar bozuk bir zeminde, maçın son dakikasında topla yaptığı driblingi gerçekten harikaydı. Ramon Motta çapraz bir koşu yaparak Burak’ın önünü hipotenüs gibi kesmesi gerekirdi. Ancak yorgunluktan olsa gerek Brezilyalı sol bek Burak’a yaklaşamadı dahi.
Slaven Bilic’in Beşiktaş’ı derbi maçlara hazırlanmayı hem psikolojik hem de fizik olarak öğrenmek zorunda. Derbi maçların da nasıl oynanacağı konusunda Bilic kendini bir dizi teste sokmalı. Zira ligin ikinci yarısında bütün bir sezonun emeğinin belirleneceği maçlar Beşiktaş’ı bekliyor. Siyah-beyazlıların sezon sonunda gülmesi için kendilerini bu konuda geliştirmeleri gerek.
Hazırlayan: Anıl YAZAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder