Sezona Kemal Özdeş yönetiminde (1 günlüğüne) merhaba diyen Gençlerbirliği, devam eden dönemde sıkıntılı günler geçirdi. Başkan İlhan Cavcav’ın, sezonun ilk antrenmanının ertesi günü Kemal Özdeş’le yolları ayırdıklarını açıklamasının ardından göreve, Gençlerbirliği’nin pilot takımı Hacettepe’yi 3.Lig’de şampiyon yapan Mustafa Kaplan getirildi. Beştepe’nin dinamiklerini çok iyi bilen Kaplan, İrfan Can Kahveci, Berat Tosun, Artun Akçakın, Ahmet Oğuz, Uğur Çiftçi, Halil İbrahim Pehlivan gibi Beştepe’de yetişmiş oyuncuları “Kırmızı-Karaların” kadrosuna dahil etti. Takımın ana iskeletinden Jimmy Durmaz, Ante Kulusic, Ermin Zec gibi önemli oyuncuların ayrılmasının ardından, Liviu Antal gibi sürpriz, Guido Koçer, Taylan Antalyalı ve Hikmet Balioğlu gibi genç ve tecrübesiz oyuncuların transfer edilmesiyle takımın yeni sezonda düşme adaylarından biri olacağı düşünülüyordu.
Lige fırtınalı bir başlangıç
Ligin ilk haftasında Çaykur Rizespor’la deplasmanda 1-1 berabere kalan Başkent ekibinde, kopacak olan fırtınanın belirtileri Rize’de görülmüştü. Gençlerbirliği, Rize deplasmanında mücadele ederken Başkan İlhan Cavcav’ın kafasındaki teknik direktör adaylarından bazılarının takımı izlemek için statta yer aldığı iddia edildi. Ertesi hafta fırtınanın kopacağı Bursaspor maçından önce ise kulübün eski oyuncularından Zlatko Krmpotiç Beştepe’ye davet edildi. Öncelikli olarak takımdaki Sırp oyuncularla iletişimi sağlamak amacıyla göreve getirilen Sırp isim, Başkan İlhan Cavcav tarafından ileride teknik direktör olarak düşünülüyordu. Ancak kulüp içinde Krmpotiç’e olan tepkilerin artmasının ardından Başkan İlhan Cavcav bu düşüncesinden vazgeçti. Bursaspor’la Ankara’da oynanacak olan maç öncesinde yabancı bir teknik direktörün getirildiği ancak tepkilerden çekinildiği için bu ismin İstanbul’da konaklatıldığı da iddialar arasındaydı. Bursaspor maçında ise 1-0 öne geçen Gençlerbirliği, ikinci yarıda adeta dağıldı. Bursaspor’un sayısız gol fırsatından yararlanamamasına rağmen 2-1 kazanmayı başardığı karşılaşmanın devre arasında Başkan İlhan Cavcav’ın soyunma odasın haber göndererek oyuncu değişikliği konusunda teknik direktör Mustafa Kaplan’a uyarılarda bulunduğu öğrenildi. Maçın ardından ise Başkan İlhan Cavcav, protokol tribününün önünden arabasına binmeden önce Mustafa Kaplan’ın görevine son verdiğini ve haftaya takımı kendisinin hazırlayacağını söyleyerek tarihe geçti.Ertesi hafta altyapı antrenörlerinden Osman Nuri Işılar yönetiminde zorlu Eskişehirspor deplasmanına çıktı Başkent ekibi. Eskişehirspor maçının öncesinde hafta arasında da kulüpteki kriz devam etti. Hatta Başkan İlhan Cavcav’ın antrenmanda Hakan Aslantaş, Mervan Çelik ve İsveçli kaleci Johan Dahlin ile tartıştığı söylendi. Eskişehirspor karşısında muhtemelen Başkan İlhan Cavcav’ın isteği sonucu, genç Berat Tosun, İrfan Can Kahveci ve sezon başı Vaslui’den transfer edilen Liviu Antal ilk 11’de yer aldı. Ev sahibi Eskişehir’in baskılı futbolu ve direkten dönen iki şutuna karşın Gençlerbirliği, biri Es Es savunmasının uzaklaştırmak isterken tesadüfen Uğur Çiftçi’ye çarpan, diğeri de savunma hatasıyla Stancu’dan olmak üzere attığı iki şans golüyle beraberlik için geldiği Eskişehir’den krizden çıkarak döndü.
Ligin 3.haftasında oynanan Balıkesirspor karşılaşmasına ise Başkent ekibi yeni teknik direktörüyle çıktı. İrfan Buz ile anlaşan Gençlerbirliği, Balıkesirspor’u evinde 3-1 mağlup ederek çıkışın ilk sinyallerini verdi. Sivasspor deplasmanında 1-0, Fenerbahçe deplasmanında da 2-1’lik mağlubiyetler alan İrfan Buz’un ekibi, Kayseri Erciyesspor ile de evinde golsüz berabere kalarak 3 haftalık bir duraklama dönemine girdi. Bu dönemde takımın oynadığı futbol o kadar üretkenlikten uzaktı ki, Başkan İlhan Cavcav’ın İrfan Buz’un yerine başka birini getirmek için çalışmalara başladığı da söyleniyordu.
Ancak ligin 8.haftası itibariyle kırmızı-karalar çıkışa geçti. İstanbul Başakşehir’i Nemanja Tomic’in 90+3’te attığı harika frikik golüyle mağlup eden Gençlerbirliği, Kasımpaşa ile deplasmanda, Karabükspor’la da evinde 2-2 berabere kalsa da oynadığı futbol ve mücadelesiyle takdir topladı. Eksik gittikleri Trabzonspor deplasmanında 4-1 yenilse de Gençlerbirliği’nde İrfan Buz önderliğinde bir oyun anlayışı oluşmaya başladı. Takip eden haftada Gaziantepspor’u 2-0, Torku Konyaspor’u kupada 2-0, ligde de 5-0 mağlup eden Başkent ekibinde artık takımın da özgüveni bir hayli yükseldi. Galatasaray’la 19 Mayıs Stadı’nda karşılaşan Gençlerbirliği, 1-0 geriye düşmesine karşın dinamik futbolu ve enerjisiyle 1 puanı kurtarmayı başardı. İlk yarının son haftasında deplasmanda Mersin ile 1-1 berabere kalan Gençlerbirliği, ilk yarıyı 22 puanla 8.sırada tamamladı ve ligin kolay kaybetmeyen takımlarından biri olduğunu gösterdi.
Her hafta üstüne koydular.
İrfan Buz’un takımın başına geçmesinin ardından, 4 galibiyet, 3 mağlubiyet, 6 beraberlik alan Başkent ekibini diğer takımlardan ayıran ve fark yaratan özelliği dinamizm. Genç oyuncuların fazlasıyla şans bulduğu Gençlerbirliği, son derece sıkı bir takım. Kolay kaybetmeyen ancak çok da üretemeyen bir ekip görüntüsü verse de mücadeleleri ve iştahları sayesinde puanları aslanın ağzından söküp aldılar.İrfan Can Kahveci ve Berat Tosun faktörü burada kuşkusuz ön plana çıkıyor. Rumen oyuncu Bogdan Stancu attığı 7 golle ön plana çıksa da, İrfan Can Kahveci, 18 resmi maçta 1109 dakika sahada kaldı 4 gol ve 5 asist yaptı. Berat Tosun ise 14 maçta 6 gol kaydetti. Özellikle bu iki isim takımı kupa maçlarında sırtlayan isimler oldu.
Rakibi kim olursa olsun Gençlerbirliği, topu her kaptırdığında 9 kişiyle topun arkasına geçti. Savunma ve orta saha hatlarını birbirlerine mümkün mertebe yakın tutan İrfan Buz’un bu taktiği baskıya davetiye çıkartsa da stoper tandemindeki Ahmet Çalık ve genellikle ekürisi olan Dusko Tosic’in yükselen performanslarıyla Başkent ekibi fazla sıkıntı yaşamadı.
Hücum planlarını ise Gosso’nun orta sahadaki çift yönlü oyunu üzerine kuran Gençlerbirliği, topu geriden alarak çabuk bir şekilde ileriye taşıdı. Oyunun yönünü ters kanada doğru çok çabuk değiştiren Başkent ekibi, bu taktikle rakip savunmaların dengesini bir hayli bozdu. Atakların devamında da pasın geldiği kanadın tersine doğru yapılan ortalarla ters kanattaki oyuncuyu ceza sahasına sokmaya çalıştılar. Özellikle Guido Koçer bu planın önemli bir parçası oldu. Nitekim iyi bir ilk yarı geçiren Koçer, 15 maçta 3 gol, 3 asistle oynadı.
İrfan Buz yardımcısı Naci Şensoy’la birlikte elindeki malzemeden en üst düzeyde verim almayı başardı. İrfan Can ve Berat gibi gençleri ilk 11’in gediklilerinden yaparken, takımdan gönderilmesi planlanan Radosav Petrovic ve Nemanja Tomic’i de yeniden hayata döndürmeyi başardı ve bu isimlerden de katkı alarak rotasyonu genişletmeyi başardı. Belki takımın katkı alamadığı tek isim olarak Antal’ı belirtebiliriz.
Nizamettin Çalışkan ve Özgür İleri’den sakatlıkları nedeniyle neredeyse hiç yararlanamayan Başkent ekibi, duayen başkan İlhan Cavcav’ın memnun kalacağı bir transfer yaparak Orduspor’dan Michel Landel’i kadroya kattı ve bu bölgedeki rotasyon sıkıntısı en azından şimdilik sayısal olarak çözdü. Petrovic’in de zaman zaman bu bölgede kullanabilecek olan İrfan Buz, genç oyuncuların iştahı ve dinamizmiyle ligin ikinci yarısında daha üst sıralara oynamak istiyor.
İsveçli kaleci Johan Dahlin takımdan ayrıldı ve kale ligin ikinci yarısı için tamamen Ramazan Köse’ye emanet edildi. Bu yabancı sınırlaması düşünüldüğünde teknik heyetin elinin rahatlaması anlamına geliyor. Genç forvet Artun ise Adana Demirspor’a kiralandı.
Gençlerbirliği’nde sezonun ikinci yarısında alarm veren bölge ise defansın göbeği. Hikmet Balioğlu’nun sakatlanmasıyla bu bölgede kalan tek ikili Ahmet Çalık ve Dusko Tosic. Bu bölgede alternatif oluşturabilecek isimlerden Sedat Bayrak’ın ilerlemiş yaşı ve yaşadığı sakatlıklar nedeniyle son iki sezonda çok az lig maçında oynamış olması (bu sezon 3 lig maçı 85 dakika) nedeniyle İrfan Buz’un tercihlerinde yer almayacağını düşünüyorum. Kısacası Ahmet Yılmaz ve Tosic ikilisinden birinin yaşayacağı bir sakatlık tüm planları alt üst edebilir.
Takımın gemini serbest bırakacaklar mı?
Landel dışında transfer yapmayan ve iskeleti de korumayı başaran Gençlerbirliği, kuşkusuz bu dinamik ve iştahlı futboluyla ikinci yarıda da etkili bir görüntü çizecektir. Ligin ikinci yarısında oynayacakları (Beşiktaş maçı ilk yarıdan kalma) 4 maçtan üçünü evlerinde oynayacaklar. Her ne kadar Passolig uygulamasıyla tribünleri yok denecek kadar az hale gelse de, Beşiktaş, Rize ve Eskişehir maçlarından çıkaracakları muhtemel 7 puan onları Avrupa Kupaları sınırına dayandıracaktır. Ancak bundan sonrası ise yönetime kalacak bir iş. Takımın gemini çekerek, “Bu kadar yeter” mi diyecekler yoksa bu mücadeleci ve sıkı takımın her geçen gün büyüyen futboluna izin mi verecekler göreceğiz.
Hazırlayan: Anıl YAZAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder