Turizm ülkesi olarak addedilen, fakat turizm denince aklına yalnızca "deniz, kum, plaj" üçlemesinden başka hiçbir şey gelmeyen Türkiye, maalesef geçmişi koruma ve onun ruhunu yaşatma konusunda her daim sınıfta kalmayı sürdürüyor: İzmir'in ve İzmirli'nin gözbebeklerinden Alsancak Stadı'nın geçtiğimiz günlerde sözde depreme dayanıklılık testini geçememesinden ötürü kapısına kilit vurulmuştu. Üstelik mezkur raporun stadın sahibi Altay Kulübü'ne gösterilmeksizin TFF'ye gönderildiği iddiaları da ayyuka çıktı; doğal olarak başta Altaylılar olmak üzere İzmirliler ayağa kalktı. Günümüzde en sağlam binaların kolon güçlendirmesinin 10 günü bulmasını ve viyadüklerin bile 70 günde sıfırdan inşaa edilmesini göz önünde bulundurursak, bu tarihi stad hakkında böylesine bir karar verilmesi insanın aklına "acaba bu işte rant mı var" sorusunu getiriyor.
Atatürk Stadı'nın durumu. |
Hal böyleyken, 2012'in 2 Mayıs'ında GSİM, TOKİ ile Örnekköy'deki araziye karşılık Alsancak'ın ve diğer tesislerin devir teslim protokolünü sessiz sedasız imza atmıştı; fakat tepkiler üzerine geri adım atıldı. Hattâ Binalı Yıldırım ve Suat Kılıç, Alsancak hakkında hassas davranacaklarına dair beyanatlarda bulunsalar da Ocak 2013'te TOKİ, Alsancak'ta yeni proje için zemin etüdü ve sondajlar yaptırdı.
Elbette zaman ilerledikçe bir takım değişiklikler, atılımlar ve yenilikleri de beraberinde getirecektir; buna kimsenin itiraz olmaz. Ancak bir bireyi birey, kurumu kurum ve kenti kent yapan bir takım değerler vardır; o değerler o bireyin, kurumun ya da kentin kimlik kartı görevindedir. Zamanın en önemli simgesi olan saatin bile değişimi gösteren olmazsa olmazı vardır: Akrep ve yelkovan.
Yazar: Erkan ADAY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder