İşte Milliyet Gazetesinden Tayfun Bayındır imzalı röportajın önemli satır başları:
1-) Bir bilgisayardır tutturmuş gidiyor. İşte benim de önümde bilgisayar var. Bilgisayarla şampiyonluk falan olmaz. Biz yönetim olarak zamanında paraları ödemesek, primleri vermesek, sen istediğin kadar çalış olmaz.
2-) Takımın kaldığı otelde kendisi ve bayan arkadaşı için takım ayrıldıktan sonra yer ayırtıyor. İzinler veriyor, 2.5 gün
3-) Bazı gazeteciler söylüyor bizimle anlaşmadan önce gidip Galatasaray ile görüşmüş diye.
4-) Bakın tekrar Yanal konusuna geri dönüyorum. Bende gerçekten hayal kırıklığı yarattı.
5-) Geçmişte milli takımını niye bıraktığına da bakalım. Orada ne başarısı var. Burada başarıyı o değil oyuncular elde etti. Yani kendi kerameti değil takımın kerameti.
6-) 26 Temmuz’da Topuk Yaylası’na bayan arkadaşlarını getiriyor. Bizim bir çalışanımızın arabasını kullanıyor. Sonra 4 gün izin veriyor. Kendisinin de Yunanistan’a gittiği söyleniyor.
7-) Antalya’da devre arasında Salih’e ‘Seni hayatta oynatmam. Oynatıp da şampiyonluğu kaybedersem beni topa koyarlar’ demiş
8-) Ne yaptı bu hoca söyleyin bana. Bir tane gence şans verdi mi koca sezon boyunca.
9-) Transfere gelince; bizden Erkan Zengin’i istedi. Ben de "alırım ama bana nerede oynatacağını söyle" diye sordum. Topu alıp hızlı dikine gidiyormuş. Elinde zaten Alper var.
Aziz Yıldırım‘ın bu röportajını ben Türk Futbolu açısından büyük bir talihsizlik olarak değerlendiriyorum. Türk futbolundaki yönetici zihniyetini, Türkiye‘nin en üst düzey takımlarının başkanının ağzından bir kez daha dinlemiş olduk aslında. Ve bizler hep şunu bekleriz, yönetici zihniyeti değişmeli, daha modern yöneticiler gelmeli vs. Ama ne yazık ki boşuna bekliyoruz. Türk futbolunun en büyük takımlarından birinin başkanı bile takımın şampiyon olmasını ödemelere, yönetim başarısına bağlıyorsa , diğer kulüp başkanlarını suçlamamız çok büyük hata doğrusu. Veya diğer kulüp başkanlarından yani Anadolu takımları ve alt lig takımlarının başkanlarından modern bir yönetim anlayışı beklememiz bir hayalden öte değil aslında.
Aziz Yıldırım‘ın açıklamalarına dönecek olursak ise, tabii ki de bilgisayar ile şampiyonluk olmaz. Tabii ki de bilgisayarı olan her hocanın takımı şampiyon olmuyor. Ama Türkiye‘ye antrenman bilimini getiren, futbol ile bilimi tanıştıran bir hocanın arkasından , onun çalışma metodu için böyle ifadeler kullanmak ne derece doğru orası sizlere kalmış açıkçası. Fenerbahçe‘nin Nisan ayında şampiyonluğu garantilemesinde az da olsa payı olduğuna inanıyorum ben bilgisayar ve teknolojik antrenman sistemlerinin.
Aziz Yıldırım‘ın hem bu röportajında hem de düzenlemiş olduğu basın toplantısında kullandığı bir ifade vardı. Yönetim paraları ödemese bu şampiyonluk olmazdı ve bu oyuncu grubu hocasız da şampiyon olurdu , burada başarıyı o değil oyuncular elde etti, yani kendi değil takımın kerameti gibi ifadeler kullandı. Sormak istediğim soru şudur ki; 1998 sezonundan beri Fenerbahçe‘nin kadrosu hep şampiyonluğa oynayacak oyunculardan oluşmuştu. Yönetim kurulunda da hep yüksek profilli isimler yer almıştı aynı bu yönetimde olduğu gibi. O zaman ortaya tek bir sonuç çıkıyor. Fenerbahçe‘nin Aziz Yıldırım döneminde sürekli ama sürekli şampiyon olması gerekiyordu. Şampiyonluk sayısı 16 sezonda sadece 6 olunca insan hayret ediyor doğrusu!
Ne yaptı bu hoca? Bir tane gence şans verdi mi demiş bir de Aziz Yıldırım. Ne yaptı bu hoca sorusunun cevabı zaten Fenerbahçe‘nin tarihinde ebediyete kadar cevaplanmış bir şekilde yerini alacaktır. Bir önceki sezon 56 gol atmış, 61 puan toplamış takımı, 74 gol atıp 74 puan toplayan bir takım haline getirmiş mesela. Bir de ufak bir detay olarak takımın nisanda şampiyon olmasını sağlamış.
Aziz Yıldırım Ersun Yanal‘ı genç oyunculara şans vermemesi sebebi ile suçlamış. O zaman Sayın Yıldırım yeni gelecek hocaya şöyle bir öneri sunabilir. Benim takımımı şampiyon yapma ama bana genç oyuncular kazandır. Ama Aziz Yıldırım her ikisini birden istiyorsa arayacağı hocanın sayısı bu dünyada bir elin parmaklarını geçmeyecek düzeydedir.
Ve son olarak transfere gelelim. Ersun Yanal, Erkan Zengin‘i istemiş. Aziz Yıldırım gerek yok demiş. 4-3-3‘ün sağ ve sol kanadında oynayabilen, adam eksiltebilen Erkan Zengin benzeri bir oyuncu Fenerbahçe‘nin yerli oyuncu havuzunda bulunmuyor. Ve buna ek olarak, Sow ve Emenike gibi 4-3-3‘ün kanatlarında görev yapan oyuncular Afrika Kupası‘na gittiğinde orada kim oynayacak onu da merak ediyorum. Ama Aziz Yıldırım onun da cevabını vermiş galiba. Alper oynar, Erkan‘a ne gerek var!
Ersun Yanal‘ın özel hayatı ile ilgili ortaya atılan iddialara gelecek olursak, eğer bu iddialar doğru ise ve kanıtlanabiliyorsa, eğer Ersun Yanal bayan arkadaşı ile daha fazla tatil yapabilmek için takıma izin veriyorsa, Aziz Yıldırım‘ın basın toplantısında söylediği gibi Ersun Yanal‘ın özel hayatı Fenerbahçe‘ye zarar veriyorsa Aziz Yıldırım bu konuda fazlasıyla haklıdır. Özel hayatı sebebi ile Ersun Yanal ile konuşması da uyarması da hatta bu sebep ile görevine son vermesi bir kulüp başkanının en doğal hakkıdır. Ama tabii ki buradaki ilk şart bu iddiaların doğru ve kanıtlanabilir olmasıdır.
Son olarak, Aziz Yıldırım büyük bir inisiyatif alarak, 4. Yıldızın takılacağı sezonda bir teknik direktör değişikliğine gitti. Bu saatten sonra, eğer Fenerbahçe gelecek sezon başarısız olursa bunun sorumlusu yeni gelecek teknik direktör veya oyuncular değil tamamıyla Aziz Yıldırım olacaktır.
Ne diyelim, hem Aziz Yıldırım hem Ersun Yanal hem de en önemlisi Fenerbahçe için hayırlısı ne ise olsun.
Yazar: Enes YALIHÜYÜK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder