O dönemde FBK Balkan kulübü, yüksek bütçesi olmayan, genellikle mülteci denecek oyuncuların oluşturduğu, bir amatör kulüptü. Bu takımın en önemli özelliği ise; mahalle aralarında top oynayan çocukları izleyerek, transfer yapmasıydı. Ülkenin en büyük kulübü olan Malmö de FBK Balkan'ın transfer politikasına benzer bir şekilde bu tarz yetenekli oyuncuları Malmö BI takımına transfer ediyordu. Malmö BI'nın hocasının yine Rosengard sokaklarını gezdiği günlerden biriydi. Top oynayan çocukları izleyen Malmö hocası, Ibrahimovic'in oynadığı klas futbola hayran kalmış ama teklif yapmadan önce biraz düşünmeye karar vermişti. Rosengard'dan ayrılan hoca, genç yeteneği FBK Balkan'a kaptırmamak için çabuk düşünmesi gerektiğinin farkındadır. Ertesi gün tekrardan Rosengard kentine gelen Malmö hocası, Ibrahimovic'i 2.defa izlediğinde, kesin kanıya varır ve oyuncunun ailesiyle konuşmaya karar verir. Ibrahimovic'in babası Şefik Ibrahimovic ve annsie Jurka Ibrahimovic, Malmö hocasıyla yaptıkları konuşma sonucu, çocuklarının Malmö BI'de oynamasına karar verirler.
Ibrahimovic, bir yandan Malmö BI takımıyla antrenmanlara, diğer yandan eğitimine devam ediyordu. Uzun süre yedek soyunan Ibrahimovic, takımının 4-0 yenik durumda olduğu bir maçta, hocasının oyuna sürmesi ile 8 gol atar ve takımı o maçı 8-5 kazanır. Böylece Ibrahimovic'in Malmö'de forma macerası resmen başlamış olur.
O yıllarda Ibrahimovic'in futbol dışında bir uğraşı daha vardı. Tekvandoyu da en az futbol kadar seviyordu. Tekvando hocası ona bir gün, tekvando ile futbolu beraber yürütemeyeceğini söyler fakat o yaşlarda bunları anlamayan Ibrahimovic, iki spora da devam eder. Bir yerden sonra işler Ibrahimovic için hiç de iyi gitmez. Rosengard kentindeki çocuklar, artık onu hain gibi görmektedir. Çünkü o kentinin takımında oynamak yerine, ezeli düşmanları olan Malmö'de oynamayı tercih etmiştir. Bu muhabbetlerden sıkılan Ibrahimovic, Malmö kulübünü bırakma kararı alır ve FBK Balkan kulübüne geçer.Ama orada da işler pek iyi gitmez. Takım, toplama oyunculardan oluştuğu için maçlarda pek başarı olamaz. Takım arkadaşlarının vurdumduymazlığından sıkılan Ibrahimovic, tekrar Malmö'nün yolunu tutar. Malmö FF'de üstün fiziği ve kaliteli futbolu ile A takım düzeyine kadar yükselir Ibrahimovic. Yaz tatilince girince, Ibrahimovic'in kafası yine karışır. Futboldan ve Malmö'den sıkılmıştır. İş hayatına atılmaya karar veren Ibrahimovic, liman işçisi olarak çalışmaya karar verir.
Sezon başlamıştır ve Ibrahimovic hal antrenmanlara katılmamıştır. A takım hocası, genç takım hocasına sorar. O da aldığı duyumları, en ince ayrıntısına kadar aktarır. Oyuncusunun futbol oynamak yerine, limanlarda çalışmasını delilik olarak gören hoca, soluğu işçilerin çalıştığı limanda alır. Oyuncusuyla direkt konuşmayı tercih eden A takım hocası, Ibrahimovic'i ikna eder ve takıma geri dönmesini sağlar. İlk günlerde, antrenman eksiğini kapatmaya çalışan Ibrahimovic, yavaş yavaş eski formuna gelir döner. Malmö'de geçirdiği başarılı 2 sezonun ardından, Arsenal başarılı oyuncuyu, deneme amaçlı Londra'ya çağırır. Görkemli bir şehre gelmiş olsa da çıktığı antrenmanlarda Arsene Wenger tarafından beğenilmeyen Ibrahimovic, tekrardan Malmö'nün yolunu tutar. Ama giderken Arsen Wenger'e “Asıl siz benim gibi bir yıldızı oynatacak kapasite değilsiniz" diyerek kapıyı sertçe çarpar. Ibrahimovic, 2000-01 sezonu sonunda Hollanda'nın dev kulübü Ajax'a 7.8 milyon Euro'ya transfer olur.
Ajax'a geldiği daha ilk günlerde, orada istenmediğinin farkındadır Ibrahimovic. Hocası Co Adriaanse tarafından maçlarda hep yedek soyundurulan Ibrahimovic'in bu olaydan canı oldukça sıkılır. Hocası ile konuşma yoluna gitse de bir türlü istediği sonucu alamayacağını anlayan Ibrahimovic, soluğu idari menajerinin odasında alır. Yapılan konuşmalar sonucu idari menajer, Ibrahimovic'e "kısa süre sonra takımda her şey değişecek, sen top oynamana bak" der ve gönderir. Bu olaydan kısa bir süre sonra Ajax yönetimi, takımın başına, Hollanda futbolunun efsanesi Ronald Koeman'ı getirir. Koeman'ın gelmesiyle talihi dönen Ibrahimovic, o sezon hem lig şampiyonluğu hem de milli takıma çağrılma sevinci yaşar. Ibrahimovic'in Ajax'taki son sezonunda, NAC Breda maçında (22.08.2004) attığı gol, Eurosport tarafından "Yılın Golü" seçilir. O günlerde Norveç milli takım golcüsü Carew, yaptığı bir açıklamada: "Zlatan'ın yaptığı hareketler çok saçma" der, spor muhabirlerine. Bu olay üzerine Carew'in açıklamalarını Ibrahimovic'e soran spor muhabirleri, İsveçli yıldızdan şu cevabı alır. "Onun topla yaptıklarını ben portakalla yapıyorum." 18 Ağustos 2004 tarihinde oynanan, Hollanda-İsveç maçında takım arkadaşı Rafael van der Vaart'ı sakatlayan Ibrahimovic, Hollanda basınında artık istenmeye çocuk ilhan edilir. Ajax ile devam edemeyeceğini anlayan Ibrahimovic, 16 milyon Euro bonservisle İtalyan devi Juventus'a satılır.
Ibrahimovic için İtalya, ülkeye daha ilk ayak bastığında uğurlu gelmiştir. İlk çocuğu Maximillan'ın İtalya'da doğması, İsveçli golcüye ayrı bir mutluluk verir. İlk günlerde yedek kalabileceğinin farkındadır Ibrahimovic, çünkü büyük bir kulübe gelmiştir. Trezeguet'in bir maçta sakatlanması sonucu talihi dönen Ibrahimovic, ilk sezonunda 16 gol atarak takımının o sezon Serie A şampiyonu olmasında büyük pay sahibi olur. Sezon sonu Real Madrid, İsveçli golcüye 70 milyon dolar gibi astronomik bir teklif yapsa da Juventus bu teklifi kabul etmez ve Ibrahimovic takımda kalır. Ibrahimovic için o sezonun ayrı bir önemi ise İtalya'da yılın futbolcusu seçilmesidir. 2005-06 sezonu hem Juventus hem de Ibrahimovic için hiç de iyi gitmez. Didier Deschamps'ın futbol anlayışı Ibrahimovic'e uymayınca; İsveçli golcü kâbus gibi bir sezon geçirir. Diğer yandan İtalya'da patlak veren şike soruşturması sonucu Juventus, Serie B'ye düşer. Bu olay sonucu çoğu oyuncu, siyah-beyazlı takımı bırakma kararı alır. Ibrahimovic ise takımına para kazandırmak adına, 10 Ağustos 2006 tarihinde Inter'e 24 milyon Euro'ya satılır.
Inter ile 4 yıllık sözleşme imzalayan İsveçli burada çok mutludur. Kendisiyle birlikte takıma dahil edilen Patrick Vieira ile iyi bir uyum sağlayan İsveçli, ilk sezonda Inter'in şampiyon olmasında büyük katkı sağlar ve takımı adına 15 gol atar. Ibrahimovic, Inter'de oynadığı son sezonunda 25 gol atarak kalitesini bir kere daha gösterir İtalyan futbol severlere. Yaz tatilinde, Maldiv adalarında keyif çatarken, eski arkadaşı Xavi, Ibrahimovic'i arar. Telefon konuşmasında, “yeni sezonda İspanya'da oynamak ister misin” der. Xavi'ye "Neden olmasın?" cevabını verir. Yapılan görüşmeler sonucu Ibrahimovic, 46 Milyon Euro +Samuel Eto’o takası ile Barcelona’ya transfer olur.
Barça'ya geldiği daha ilk günlerde klasını belli eden İsveçli golcü, oynadığı 13 maçta 11 gol atarak tüm otoriteler tarafından takdir edilir. 2009-10 sezonu sonunda; 16 gol atıp UEFA’nın yılın karmasında yer alsa da, 16 gol atsa da bunlar Guardiola'yı pek tatmin etmez. Nedeni ise İsveçli golcünün disiplinsiz davranışları, sürekli gördüğü kartlar ve takım oyununa uymamasıdır. Ibrahimovic, 28 Ağustos 2010 tarihinde Milan'a kiralanır.
Milan'da eski formuna tam olarak dönemese de ilk sezonunda takımı adına 14 gol atınca İtalyan devi, ertesi sezon İsveçli yıldızın bonservisini 24 milyon Euro'ya satın alır. 2.sezonunda çok iyi bir performans sergileyen Ibrahimovic, o sezon takımı adına 32 maçta 28 gol atar. Ibrahimovic, 2012 yazında Arap sermayesiyle yeni bir oluşum içine giren Fransız temsilcisi PSG’ye 21 milyon Euro'ya transfer olur. İsveç milli takımında oynadığı 96 maçta 48 gol atmayı başaran Ibrahimovic, ilerleyen yaşına rağmen Fransız temsilcisi ile başarıdan başarıya koşarken attığı gollerle de parmak ısırtmaya devam ediyor.
Hazırlayan: Ümit ŞENGÜN
Bu yazı hazırlanırken Yılmaz Yeşildağ'ın "Futbolun Devleri: Ibrahimovic" kitabındaki bilgilerden faydalanılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder