Ortalıkta kara bir bulut gezip duruyor.
İki kelime "top" yazsak "Futboldan konuşup da kafa şişirme" dersiniz.
Haklısınız. Zaten ne geldiyse bu top merakımızdan geldi başımıza.
Uğuru var Uğursuzu var derken bizim vergiler kendi kalemize gol olmuş haberimiz yok.
İşin kötü tarafı yediğimiz golün ofsayt olduğunu maçtan sonra televizyonlardan öğrendik.
Gol nizami değil, takımsa mağlup.
Hocanın kafası "okyanus ötesinde" de olsa takımına göze hoş gelen futbol oynatıyor.
Yinede takım mutsuz. Ama yönetim ısrarla hocanın arkasında.
Hoca'nın kanadından şuana kadar ses yok.
Yönetimse topu "karanlık güçlere" atıyor.
Takım maçtan sonra tedirgin.
Futbolcular yediği gole üzülürken bir taraftan da "Hoca mı gidecek? Yoksa yönetim mi" diye tedirgin.
Meteoroloji havaların bir süre daha yağışlı olacağı kanısında.
Yinede bizim takımın şemsiyesi bu ara zor açılır gibi.
Zaten ne zaman açıldı ki?
Golü atan Üsküdar’ı çoktan geçti bile.
Üstelik federasyonda arkalarında.
Olan yine bizim takıma oldu.
Emek hırsızları iş başında.
Üstelik bütün taraftarlarında gözü önünde hakkımız gasp ediliyor.
Taraftarsa almış yine çekirdeği, bir o kaleye giden topa bakıyor, bir bu kaleye giden topa...
Çekirdeğe dalmışlar dünyadan haberleri yok. O merete de başlayınca bırakılmıyor ki arkadaş.
"Bizim nerden haberimiz olsun" falan demeyin. "Ulan hepiniz ordaydınız be. Hepiniz ordaydınız"
Rakip takımın futbolcuları gemiciklerle stada gelmedi mi?
Aha canım çıksın gemicik dediğim bizim stat kadar.
Önünde bir köftecisi eksik. Onun boşluğunu doldurmak için de altın kaplı masalardan oluşan restorantı var.
Yine de bizim Köfteci Mustafa'nın yerini tutmaz tabi. Neyse olayı duygusala bağlamayalım.
Malum bu ara herkes "Tamamen Duygusal"
Yazar: İsmet ÇELİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder