1. Oyuncunun hızı değil oyunun hızına önem verdikleri
2. Bir arada oynamanın önemi (hücumda ve savunmada)
3. Ne olursa olsun Fair-Play anlayışından vazgeçmemek
Bu üç faktör; takımdaşlık, centilmenlik ve oyun anlayışını, yani futbolun birçok unsurunu içinde barındırıyor. Onlar çok farklılar bence. Arsenal’in akademilerine verdiği önem web sitesinde bile kendini belli ediyor. Avrupa'nın diğer önemli kulüpleri Arsenal kadar olmasa da akademilerine çok önem veriyorlar, bunun için zaman, emek ve para harcıyorlar. Peki ya ülkemizde?
Ülkemiz kulüplerinin hepsinin futbol akademileri var neredeyse. Kendi şehirlerinde semtlerinde 30’un üzerinde kulübümüz bu konuya eğilmiş. Bütçe ve imkanlarınca gereken önemi göstermişler. Büyük kulüplerimiz ise Türkiye’nin her yerinde onlarca "Futbol Okulu" sahibi. Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Beşiktaş futbol okulu sayısında da ülkemizin dört büyük ekibi olduklarının altını yatırımlarıyla çiziyorlar. Buraya kadar herşey övgüyü hakediyor. Ama sadece "buraya" kadar..
Galatasaray; Zurich, Bochum, California, New Jersey, Melbourne, Sydney, Baku, Amsterdam, Rotterdam, Girne, Priştine ve Gostivar’da futbol okullarına sahip.
Beşiktaş; Hollanda, Almanya Berlin, Nijerya, Kırgızistan’da futbol okullarına sahip.
Fenerbahçe; Almanya ve Hollanda’da futbolcu seçmeleri düzenlediği bilgisine ulaştım. Şu anda futbol okuluna sahipler diyemem ancak proje aşamasındaki ülkeleri sıralayabilirim. Tunus, Gana, Güney Afrika, İsveç, Rusya, ABD, Türkmenistan, Kazakistan, Gürcistan, Azerbaycan, Arnavutluk, Romanya, Bulgaristan, İsviçre, İtalya, İspanya, İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda ve Belçika.
Trabzonspor; memleketimin takımı olan Trabzonspor’un resmi internet sitesinden görebildiğim kadarıyla yurt dışında futbol okulu yok. Şehrine bu kadar bağlı olan ve yurt dışına inanılmaz göç veren bu futbol şehrinin Almanya, İsviçre, Belçika, Fransa, Avusturya gibi ülkelerde binlerin kalbinde taht kuran Trabzonspor’un buralarda var olamaması ilginç.
Avrupa'nın büyük kulüplerinin alım gücü kesinlikle bizim kulüplerimizin üstünde. Bizden büyük/zengin kulüpler alt yapılarına/akademilerine bu kadar önem verip geniş kapsamlı çalışırken biz de bu kadar az olması anormal değil mi? Onlar daha 8 yaşındaki çocukları tarayarak dünyanın her yerindeki futbol okullarında eğitim vererek gelişimlerini izlerken, biz aramadan taramadan genelde 30 yaşüstü transfer yapıyor ve tabiri caizse "armut piş ağzıma düş" mantığıyla transferler yapıyoruz. Şunun farkına varmalıyız ki; ağzımıza düşen armutlar, ya çürük ya da çürümeye yüz tutanlar...
Yazar: Oktay SERDAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder