Carles Gil
Elche (Valencia'dan kiralık)
Isco'nun ellerinden kayıp gitmesine hala soğuk su ile derman arayan Valencia'nın, aynı hatayı Carles Gil için yapması durumu, idari zaafiyetin Riber.. Pardon, tekerrürü demek olurdu. Tabi ki taraftar nezdinde de artık mazur görülebilecek ilk hata kapsamında değerlendirilemezdi. Bunun bilincinde ve elindeki cevherin bu kez farkında olan Valencia, umut vaadeden Gil'i, A Takım tecrübesi ve maç kondisyonu kazanması amaçlı 2 senedir Elche'ye kiralık gönderiyor.
Elche ile ilgili küçük bir parantez açmak istiyorum. O kadar isabetli kararlar alıp, öyle mantıklı kiralamalar yaptılar ki, bu tip konulara ilgili herkes eminim böyle kulüplerin çok fazla parası olsun, sırtları hiç yere gelmesin istiyordur kendim de dahil olmak üzere. Şuan aklıma ilk gelen olarak, bu helallik alan transfer planlaması örneklerine bir de Rusya'dan Kuban'ı verebilirim. Ağa desteğine ihtiyaç duymama amacında bir tedarik ile yapılanan bu mütevazı kulüplere çok büyük sempatim var.
Carles Gil'den bahsetmek gerekirse, oynadığı maç başına "Al da at" lık paslar kapsamında 1.7 lik bir ortalamayla oynuyor, ayrıca maç başına 2.7 lik bir başarı oranı ile top sürme girişimlerini tamamlıyor. Bir oyuncunun ne kadar tehdit unsuru olduğunu göstermesi amaçlı en zaruri istatistik olarak da maç başına 4.3 lük bir ortalama ile faule maruz kalıyor. Kaçının uçan tekme, kaçının Yugoslav olduğunu bilmiyorum. Oyuncunun bir diğer meziyeti de hücum organizasyonlarında doğru konumu tayin edip hemen orada bitivermesi. Hücum şekillenirken ortasahaya gelip oyunkurma teşebbüsleri olduğu gibi, arka direkte sinsi dokunuşları da halihazırda tekerrür etmekte. Şuana kadar oynadığı en iyi pozisyon olarak hücumun sağı diyebilirim. Kanat değil de, içeri kateden forvet kisvesinde bulunuyor sağda.
Kontratında € 8.000.000 'a serbest kalır maddesi var ve Valencia'nın taraftar bedduası almaması için bunu yakın bir tarihte arttıracağını öngörmek kehanet değil, muhakeme olacaktır.
Suso
Almeira (Liverpool'dan kiralık)
U20'de o kadar beğenmedim ki bu arkadaşı ve beğenilmesine o kadar hayret ettim ki, şuan buraya eklerken taşıdığım tereddüt bir yana, belki bakılırsa bağ olur kapsamında üç beş satır ahkam edeyim.
Liverpool antrenörü Brendan Rodgers, oyuncuya kadro rotasyonunda yeterli süreyi veremeyeceğini tayin ederek onu Almeira'ya kiraladı. Almeira, La Liga'nın müzmin direnişçilerinden. Her sene kümede kalma gailesinden muzdarip çilekeş taraftarlarıyla, küçük ve sempatik bir kulüp.
Suso Almeira'da, lokal popüleritesinin ve U20'deki performansının aldığı abartılı övgülerin de desteğiyle "Ali kıran baş kesen" rolünde oynuyor. Yani "Sen oyna oğlum, olduğu kadar, olmadığı kader." denmiş kendisine. Oyun kuruyor, ara top atıyor, 3-4 kişinin arasına dalıyor. Ne yaparsa yapsın iyiyse Allah bereket vermekte, kötüyse helali hoş olmakta.
Halihazırda 2 asisti var, ikisi de defans arkasına şiddeti iyi ölçülmüş al da atlık paslar. Tabi bu güzel pasların gol olmayanları da var. Maç başına tam 2 kilit pası oluyor. Ama bu aslında en iyi yaptığı işin istatistiğinin yanında gerçekten hiçbirşey. Maç başına tam 14 başarılı top sürme girişimi gibi uhrevi bir istatistiği var ve bu disiplinde La Liga'nın en iyisi. Hem de daha ekmeğe agu diyen bir tecrübedeyken. Yaşını da laf arasında es geçmeyelim, 19.
Thievy Bifouma
Espanyol
İçlerinden açık ara en çok sempati duyduğum oyuncudur. 2 sezon önce, ilk resmi maçıydı yanlış hatırlamıyorsam, Barcelona'ya karşı ortadan sağa doğru devrilerek yaklaşık 15 metre top sürüp, sola çekip sol ayağıyla çok güzel bir plase golü atmıştı. "Bu çocuk daha da kararır." demiştim.
İki ayağı da raket gibi. Görünüm ve oyun stili olarak zamanında Liverpool'un büyük umutlar bağlayarak € 10.000.000 bedelle kadrosuna kattığı 2'li Anthony Le Tallec ve Florent Sinama Pongolle'dan, Pongolle'u fazlasıyla andırıyor. Liverpool'da yeterince maç tecrübesi kazandırılamadıklarından, kontratlarının bitiminde bedelsiz ayrılmışlardı. Liverpool zaten iyi yönetilmeyen bir kulüp kanımca. Bizim ligde ilk 8 maçta lider olup, sonra küme düşmeye doğru uzanan trajedide, taraftarını gesi bağlarında dolandıran kulüplere benzetiyorum. O Şampiyonlar Ligi başarısı falan da safi rüzgardı bana göre. Hatice destekli bir netice değildi yani. Liverpool'a hiçbir garezim yok, artık belirtmem icap etti.
Thievy çok güçlü bir oyuncu. Müthiş bir boğuşma potansiyeli var. Kontrpiyede kalan topa ayak sokmaktan pek sakınan bir oyuncu değil, hem de hücumcu olmasına rağmen. Genelde defanslarda böyle cengaver nitelikler daha sık gözlemlenir, bilirsiniz. Esasen minyon diyebileceğimiz bir fiziksel donanıma sahip ama yazılımıyla bunu bertaraf ediyor, az önce bahsettiğim gibi. NBA'de bir zamanlar Derek Fisher vardı, hala oynuyor mu bilmiyorum, genele kıyasla ufak tefekti ama çok sağlamdı, hatırlayanlar olacaktır, tarz ve mental mukavemet olarak benziyorlar.
44 maçta 13 golü var, kontratı geçtiğimiz sezon 2017'ye kadar uzatılmıştı.
Bu sezonda da çektiği 4 şuttan 2'si gol oldu. Bu 2 gol de zeka ve hazırlık kokan goller. Birinde ofsayttan kaçtı ve çok güzel bir şutla, ikincisinde de ceza sahasında son derece sinsi bir konum belirleyerek öldürücü bir vuruşla golünü attı. Gerçekten takip edilesi bir oyuncu, vaat ettiği potansiyel muazzam, umarım bir istikrara dökebilir.
Bu senenin en sansasyonel genci olması çok muhtemel, Thievy'de buna liyakat edecek herşey mevcut. Patlayıcı güç, hızı, hızlanması, canını dişine takarak oynaması. Bu Kamerun asıllı genç Fransız'dan büyük şeyler bekliyorum.
Ruben Garcia
Levante
Levante de tıpkı Liverpool gibi safi rüzgarlar eşliğinde bir sezon patlayıp, bir sezon ağlayan bir kulüp. Ruben'i Arsenal scout ekibinin farketmesi 2012/13 sezonunda yaptığı çıkışa atfedilebilir. Ruben'in tarzı Roberto Soldado gibi. Valencia'nın tercih ettiği genel forvet profili az çok bellidir. O kalıba birebir oturan bir oyuncu.
Ekzeriyetle soldan içe kateden pozisyonda tercih ediliyor. Zeki bir oyuncu. Kreatif özellikleri var. En iyi yaptığı şey olarak rakip defansın ilgisini üzerinde tutmasını söyleyebilirim. Tabi bu takım arkadaşlarına boşluklar olarak geri dönüyor. Kariyeri boyunca gideceği hiçbir kulüpte faydasız olacağını düşünmüyorum.
Bu sezon, halihazırda 1 golü var. Maç başına 1.7 "kilit pas" ve 1.3 oranında başarılı top sürme girişimi var. Bu tevazu halindeki istatistiklerle bile Levante'nin en iyisi. Patlayıcı gücü, tekniği ve oyun zekası ile, Levante'nin gözden çıkarırsa küme düşeceğini öngördüğüm bir oyuncu. İlerleyen senelerde o nerede olur, Levante nerede olur, takipteyim.
Saul
Rayo Vallecano (Atletico Madrid'ten kiralık)
Saul henüz 18 yaşında. Barcelona'nın Saul'un muhtemel bir transferinde öncelik hakkı var. Birisi Atletico Madrid'e mesela € 5.000.000 önerirse Saul'un transferi için ve Madrid'in bu teklifi kabul edeceği varsa, Barcelona aynı parayı ödeyerek diğer takımın teklifini etkisiz hale getirebilir. Ama muhakkak aynı miktarı ödemek durumunda, 5 değil 20 olursa da durum aynı.
Geçtiğimiz haftalarda Barcelona'ya transfer olacağı epey yazıldı, çizildi, ki hiç şaşırmam. Bu 5 gencin içinden en sevdiğim, anlaşılacağı üzere Thievy fakat "En İyi" söz konusuysa hak yemek olmaz. Bu çocukta büyük gelecek var.
Rayo'nun şuana kadar oynadığı maçlarda en fazla katkı sağlayan ismi, istatistik olarak, görsel olarak, her şekilde cereyan ediyor yani. Rayo'nun ilk maçı olan Elche müsabakasında Alberto Bueno ile birlikte sahanın en iyileriydiler.
Maç başına 58.3 gibi bir pas istatistiği var. Esas mesele bunun %90.9 luk bir isabet oranıyla vuku buluyor olması. Olağanüstü bir istatistik. Rayo'da defansif kurgunun ağababası Javi Fuego'nun takımdan ayrılmasıyla Saul'un defansif meziyetleri de açığa çıkar oldu bu sene. Maç başına 3 top kapma ve 3 gol pasını engelleme istatistiği de diğer yapabildiklerine eklenince "Maşallah" dedirtiyor. Ek olarak maç başına başarıyla sonlandırdığı hava topu mücadelelerinin oranı 2.7. Bu da onun savaşçı kimliğinin esamesi olarak okunabilir.
Saha içi operasyon istikrarına bakıldığında, Barcelona'daki Busquets ile eşleştirilebilir. Busquets gösterişsiz fakat kusursuzdur bana göre, Saul gösterişli ve kusursuz. Sakatlık, kaza, bela olmazsa önünde muazzam bir gelecek var. En az U20'de büyüleyen Oliver kadar.
Okuyan herkese teşekkür ederim, ayırdığınız vakte değebilmesini umuyorum.
Elche (Valencia'dan kiralık)
Isco'nun ellerinden kayıp gitmesine hala soğuk su ile derman arayan Valencia'nın, aynı hatayı Carles Gil için yapması durumu, idari zaafiyetin Riber.. Pardon, tekerrürü demek olurdu. Tabi ki taraftar nezdinde de artık mazur görülebilecek ilk hata kapsamında değerlendirilemezdi. Bunun bilincinde ve elindeki cevherin bu kez farkında olan Valencia, umut vaadeden Gil'i, A Takım tecrübesi ve maç kondisyonu kazanması amaçlı 2 senedir Elche'ye kiralık gönderiyor.
Elche ile ilgili küçük bir parantez açmak istiyorum. O kadar isabetli kararlar alıp, öyle mantıklı kiralamalar yaptılar ki, bu tip konulara ilgili herkes eminim böyle kulüplerin çok fazla parası olsun, sırtları hiç yere gelmesin istiyordur kendim de dahil olmak üzere. Şuan aklıma ilk gelen olarak, bu helallik alan transfer planlaması örneklerine bir de Rusya'dan Kuban'ı verebilirim. Ağa desteğine ihtiyaç duymama amacında bir tedarik ile yapılanan bu mütevazı kulüplere çok büyük sempatim var.
Carles Gil'den bahsetmek gerekirse, oynadığı maç başına "Al da at" lık paslar kapsamında 1.7 lik bir ortalamayla oynuyor, ayrıca maç başına 2.7 lik bir başarı oranı ile top sürme girişimlerini tamamlıyor. Bir oyuncunun ne kadar tehdit unsuru olduğunu göstermesi amaçlı en zaruri istatistik olarak da maç başına 4.3 lük bir ortalama ile faule maruz kalıyor. Kaçının uçan tekme, kaçının Yugoslav olduğunu bilmiyorum. Oyuncunun bir diğer meziyeti de hücum organizasyonlarında doğru konumu tayin edip hemen orada bitivermesi. Hücum şekillenirken ortasahaya gelip oyunkurma teşebbüsleri olduğu gibi, arka direkte sinsi dokunuşları da halihazırda tekerrür etmekte. Şuana kadar oynadığı en iyi pozisyon olarak hücumun sağı diyebilirim. Kanat değil de, içeri kateden forvet kisvesinde bulunuyor sağda.
Kontratında € 8.000.000 'a serbest kalır maddesi var ve Valencia'nın taraftar bedduası almaması için bunu yakın bir tarihte arttıracağını öngörmek kehanet değil, muhakeme olacaktır.
Suso
Almeira (Liverpool'dan kiralık)
U20'de o kadar beğenmedim ki bu arkadaşı ve beğenilmesine o kadar hayret ettim ki, şuan buraya eklerken taşıdığım tereddüt bir yana, belki bakılırsa bağ olur kapsamında üç beş satır ahkam edeyim.
Liverpool antrenörü Brendan Rodgers, oyuncuya kadro rotasyonunda yeterli süreyi veremeyeceğini tayin ederek onu Almeira'ya kiraladı. Almeira, La Liga'nın müzmin direnişçilerinden. Her sene kümede kalma gailesinden muzdarip çilekeş taraftarlarıyla, küçük ve sempatik bir kulüp.
Suso Almeira'da, lokal popüleritesinin ve U20'deki performansının aldığı abartılı övgülerin de desteğiyle "Ali kıran baş kesen" rolünde oynuyor. Yani "Sen oyna oğlum, olduğu kadar, olmadığı kader." denmiş kendisine. Oyun kuruyor, ara top atıyor, 3-4 kişinin arasına dalıyor. Ne yaparsa yapsın iyiyse Allah bereket vermekte, kötüyse helali hoş olmakta.
Halihazırda 2 asisti var, ikisi de defans arkasına şiddeti iyi ölçülmüş al da atlık paslar. Tabi bu güzel pasların gol olmayanları da var. Maç başına tam 2 kilit pası oluyor. Ama bu aslında en iyi yaptığı işin istatistiğinin yanında gerçekten hiçbirşey. Maç başına tam 14 başarılı top sürme girişimi gibi uhrevi bir istatistiği var ve bu disiplinde La Liga'nın en iyisi. Hem de daha ekmeğe agu diyen bir tecrübedeyken. Yaşını da laf arasında es geçmeyelim, 19.
Thievy Bifouma
Espanyol
İçlerinden açık ara en çok sempati duyduğum oyuncudur. 2 sezon önce, ilk resmi maçıydı yanlış hatırlamıyorsam, Barcelona'ya karşı ortadan sağa doğru devrilerek yaklaşık 15 metre top sürüp, sola çekip sol ayağıyla çok güzel bir plase golü atmıştı. "Bu çocuk daha da kararır." demiştim.
İki ayağı da raket gibi. Görünüm ve oyun stili olarak zamanında Liverpool'un büyük umutlar bağlayarak € 10.000.000 bedelle kadrosuna kattığı 2'li Anthony Le Tallec ve Florent Sinama Pongolle'dan, Pongolle'u fazlasıyla andırıyor. Liverpool'da yeterince maç tecrübesi kazandırılamadıklarından, kontratlarının bitiminde bedelsiz ayrılmışlardı. Liverpool zaten iyi yönetilmeyen bir kulüp kanımca. Bizim ligde ilk 8 maçta lider olup, sonra küme düşmeye doğru uzanan trajedide, taraftarını gesi bağlarında dolandıran kulüplere benzetiyorum. O Şampiyonlar Ligi başarısı falan da safi rüzgardı bana göre. Hatice destekli bir netice değildi yani. Liverpool'a hiçbir garezim yok, artık belirtmem icap etti.
Thievy çok güçlü bir oyuncu. Müthiş bir boğuşma potansiyeli var. Kontrpiyede kalan topa ayak sokmaktan pek sakınan bir oyuncu değil, hem de hücumcu olmasına rağmen. Genelde defanslarda böyle cengaver nitelikler daha sık gözlemlenir, bilirsiniz. Esasen minyon diyebileceğimiz bir fiziksel donanıma sahip ama yazılımıyla bunu bertaraf ediyor, az önce bahsettiğim gibi. NBA'de bir zamanlar Derek Fisher vardı, hala oynuyor mu bilmiyorum, genele kıyasla ufak tefekti ama çok sağlamdı, hatırlayanlar olacaktır, tarz ve mental mukavemet olarak benziyorlar.
44 maçta 13 golü var, kontratı geçtiğimiz sezon 2017'ye kadar uzatılmıştı.
Bu sezonda da çektiği 4 şuttan 2'si gol oldu. Bu 2 gol de zeka ve hazırlık kokan goller. Birinde ofsayttan kaçtı ve çok güzel bir şutla, ikincisinde de ceza sahasında son derece sinsi bir konum belirleyerek öldürücü bir vuruşla golünü attı. Gerçekten takip edilesi bir oyuncu, vaat ettiği potansiyel muazzam, umarım bir istikrara dökebilir.
Bu senenin en sansasyonel genci olması çok muhtemel, Thievy'de buna liyakat edecek herşey mevcut. Patlayıcı güç, hızı, hızlanması, canını dişine takarak oynaması. Bu Kamerun asıllı genç Fransız'dan büyük şeyler bekliyorum.
Ruben Garcia
Levante
Levante de tıpkı Liverpool gibi safi rüzgarlar eşliğinde bir sezon patlayıp, bir sezon ağlayan bir kulüp. Ruben'i Arsenal scout ekibinin farketmesi 2012/13 sezonunda yaptığı çıkışa atfedilebilir. Ruben'in tarzı Roberto Soldado gibi. Valencia'nın tercih ettiği genel forvet profili az çok bellidir. O kalıba birebir oturan bir oyuncu.
Ekzeriyetle soldan içe kateden pozisyonda tercih ediliyor. Zeki bir oyuncu. Kreatif özellikleri var. En iyi yaptığı şey olarak rakip defansın ilgisini üzerinde tutmasını söyleyebilirim. Tabi bu takım arkadaşlarına boşluklar olarak geri dönüyor. Kariyeri boyunca gideceği hiçbir kulüpte faydasız olacağını düşünmüyorum.
Bu sezon, halihazırda 1 golü var. Maç başına 1.7 "kilit pas" ve 1.3 oranında başarılı top sürme girişimi var. Bu tevazu halindeki istatistiklerle bile Levante'nin en iyisi. Patlayıcı gücü, tekniği ve oyun zekası ile, Levante'nin gözden çıkarırsa küme düşeceğini öngördüğüm bir oyuncu. İlerleyen senelerde o nerede olur, Levante nerede olur, takipteyim.
Saul
Rayo Vallecano (Atletico Madrid'ten kiralık)
Saul henüz 18 yaşında. Barcelona'nın Saul'un muhtemel bir transferinde öncelik hakkı var. Birisi Atletico Madrid'e mesela € 5.000.000 önerirse Saul'un transferi için ve Madrid'in bu teklifi kabul edeceği varsa, Barcelona aynı parayı ödeyerek diğer takımın teklifini etkisiz hale getirebilir. Ama muhakkak aynı miktarı ödemek durumunda, 5 değil 20 olursa da durum aynı.
Geçtiğimiz haftalarda Barcelona'ya transfer olacağı epey yazıldı, çizildi, ki hiç şaşırmam. Bu 5 gencin içinden en sevdiğim, anlaşılacağı üzere Thievy fakat "En İyi" söz konusuysa hak yemek olmaz. Bu çocukta büyük gelecek var.
Rayo'nun şuana kadar oynadığı maçlarda en fazla katkı sağlayan ismi, istatistik olarak, görsel olarak, her şekilde cereyan ediyor yani. Rayo'nun ilk maçı olan Elche müsabakasında Alberto Bueno ile birlikte sahanın en iyileriydiler.
Maç başına 58.3 gibi bir pas istatistiği var. Esas mesele bunun %90.9 luk bir isabet oranıyla vuku buluyor olması. Olağanüstü bir istatistik. Rayo'da defansif kurgunun ağababası Javi Fuego'nun takımdan ayrılmasıyla Saul'un defansif meziyetleri de açığa çıkar oldu bu sene. Maç başına 3 top kapma ve 3 gol pasını engelleme istatistiği de diğer yapabildiklerine eklenince "Maşallah" dedirtiyor. Ek olarak maç başına başarıyla sonlandırdığı hava topu mücadelelerinin oranı 2.7. Bu da onun savaşçı kimliğinin esamesi olarak okunabilir.
Saha içi operasyon istikrarına bakıldığında, Barcelona'daki Busquets ile eşleştirilebilir. Busquets gösterişsiz fakat kusursuzdur bana göre, Saul gösterişli ve kusursuz. Sakatlık, kaza, bela olmazsa önünde muazzam bir gelecek var. En az U20'de büyüleyen Oliver kadar.
Okuyan herkese teşekkür ederim, ayırdığınız vakte değebilmesini umuyorum.
Hazırlayan: Yiğit Can ERTUNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder