Açıkçası bunun cevabını verebilmemiz için Manisaspor‘un bu yılki hedefini bilmek gerekir. Ne yazık ki Manisaspor‘un bu sezonki hedefini Manisa şehrinde tam olarak bilen birisine rastlamak mümkün değil. Manisa‘da yaşayan, Manisaspor‘u destekleyen insanların bu hedefi bilmemesi takım için çok önemli olmayıp sorun yaratmayabilir ama bu hedefi Manisaspor‘un yönetimi ve teknik heyeti de bilmiyorsa büyük bir sıkıntı olabilir, dikkat!
Manisaspor‘un performans değerlendirmesine dönecek olursak dikkat etmemiz gereken en önemli unsur şu ana kadar oynadıkları tüm maçların zorluk seviyesinin üst düzeyde olmasıdır. Ankaraspor, Mersin İdman Yurdu, Orduspor ve Şanlıurfaspor’un hedefinin direkt olarak Süper Lig olduğunu ve kadrolarının bu lig için çok üst düzey seviyede olduğunu unutmamak gerekir. Bir de bu maçların yanına Manisaspor‘un ezeli rakibi olan Karşıyaka‘yı ve bu ligin en zor deplasmanlarından biri olan Adana ‘yı eklediğimizde Manisaspor‘un lige çok zor bir fikstür ile başladığı sonucuna varabiliriz.
Manisaspor‘un bu sezonki fikstür dezavantajı; sadece zor rakipler ile arka arkaya ve ligin başında oynamak değil, 3 günde bir ligin yüksek seviyeli ekiplerine karşı oynamış olmasıdır. Burada sorulacak olan esas soru da tabii ki TFF‘ye olmalıdır. PTT 1. Lig seviyesinde olan bir takımın 3 günde bir maç oynaması ne derece mümkündür? 3 günde bir maç oynamayı Süper Lig ekipleri bile başaramazken bu sistemi PTT 1. Lig‘e uyarlamanın mantığı nedir?
Manisaspor‘un bu sezonki transferlerini ve 6 haftalık genel oyuncu performanslarına baktığımızda ise yapılan en doğru hamlenin Perovic olduğunu düşünmekteyim. Sırp oyuncu hücum hattının her alanında görev alabilen bir oyuncu. Kemal Özdeş ‘in daha çok sol önde görevlendirdiği Sırp oyuncu santrafor olarak görev yaptığında daha etkili oluyor ve olmaya da devam edecek gibi. Şu an Manisaspor‘un birinci santraforu konumunda bulunan yeni transfer Simonek‘i ise Manisa şehrinde henüz anlayabilmiş, çözebilmiş bir tek insan bile bulunmamakta. Bu kadar etkisiz bir hücum oyuncusunu transfer etmek büyük bir hata olarak nitelendirilebilir ama en büyük hata ısrarlı bir şekilde ona forma verip takımı zarara uğratmaktır!
Bir başka yeni transfer olan genç Umut Sözen ise 10 numara pozisyonunda görev yapıyor, tekniği üst düzey yetenekli bir oyuncu. Evet, Umut için söylenebilecek sözler sadece bunlar. Bütün bir maç boyunca Manisaspor taraftarı da Kemal Özdeş de bir ara pası atmasını, kapanan savunmaya karşı ekstra bir hücum hareketi yaratmasını bekliyor ama ne yazık ki genç Umut, bu beklentilere şu ana kadar cevap verebilmiş değil. Bir başka transfer olan tecrübeli Barbaros Barut‘u ise yaşadığı sakatlık sorunlarından dolayı henüz izleyebilmiş değiliz fakat ben Barbaros‘un doğru bir transfer olduğunu düşünmekteyim, takıma katılması güç katacaktır. Takımda tecrübeli oyuncuların bulunmaması, Manisaspor'da geçen sezondan bu yana gözüken bir eksiklikti. Barbaros Barut bu açıdan takıma faydalı olabilir.
Son olarak; yazımın başında da belirttiğim gibi Manisaspor‘u bu yıl bekleyen en büyük tehlike takımın hedefinin net ve gerçekçi olarak telaffuz edilmemiş olmasıdır. bBu hedefsizlik oyuncuları da olumsuz etkileyecektir. Her ne kadar Kemal Özdeş birkaç açıklamasında direkt olarak Süper Lig‘e çıkacağız demiş olsa da mantık sınırları içerisinde bunun pek mümkün olmadığını söyleyebilirim. Aldığım duyumlar sonucunda yönetimin bu yıl ile ilgili hedefleri ise geçen yılın altına düşmemek yani en kötü ilk 6 içinde olmak ve sonucunda Süper Lig‘e yükselmek şeklindeymiş. Ancak şunu da söylemek gerek, Manisaspor yönetiminin sezon öncesi yaptığı hamleler ne yazık ki bu hedeflerin çok uzağında kaldı. Manisaspor‘un belki büyük hamleler yapacak ekonomik gücü yoktu ama bir gerçeği göz ardı etmeleri önemli hata. Bu takım geçen sezon da çok kaliteli bir kadroya sahip değildi ama bir sistem ve o sistemi fazlasıyla benimseyen bir teknik direktör takımıydı. Bu sezon neler getirecek sezon sonunda hep birlikte göreceğiz.
Yazar: Enes YALIHUYUK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder